Yazarlar

MEBİT

SESSİZLİK LÜTFEN

SESSİZLİK LÜTFEN

Abone Ol

2016-04-09 15:00:00

Herkes ve her şey sussun. İçimizin, artık modernitenin kavgalarından, dünya hayatının çekilmezliğinden, ekonomik kaygılardan ve toplumsal olaylardan dolayı  iyice harabeye dönmüş  izbe dergahında  inzivaya çekilelim bir müddet. Sadece uçurumun yamacına vuran rüzgarın çıkardığı sese –ki o ses kalbimizin derinliklerinden gelen ‘’teslim ol’’ çağrısıdır.- teslim olalım. Bunu sadece kısa süreliğine de olsa ‘’yenildik’’, ‘’kaybettik’’ demeyi öğrenebilmek için yapmalıyız. Sadece güçsüz olduğumuzu, kaybedebileceğimizi, çaresiz kalabileceğimizi ve hayatın ilerlemeci düz bir çizgide gitmediğini, karanlık, engebeli olduğunu görmemiz, öğrenebilmemiz için yapmalıyız. Bir zaman olur ki, hayatın teslim ol çağrılarına direnmenin, ‘’ben hala hayattayım ve daha da savaşabilirim’’ demenin hiçbir manası kalmaz. Bazen direnmek, güçlü görünmek çaresizliktir. Sevdiklerimize zayıf yanlarımızın da olduğunu anlatabilmeliyiz. Dünya oldukça gürültülü, ve  kalabalık. Her şey o kadar olağanüstü bir şekilde hızlı akıp gelişiyor ki hiçbir şeye yetişemiyoruz. Sonra yaşamak zorunda olduğumuz için bütün bu olağanüstülüklere alışıyoruz ve ardından  her şeye karşı duyarsızlaşıyoruz. Çünkü bunların farkında olmamızı sağlayan bilincimizi yitirmişiz.


Sessizlik lütfen. Biraz da kendi sessizliğimize kulak verelim. Dünyanın hatta koca evrenin karşısında ne olduğumuzu, kim olduğumuzu görmek için sessizlik lütfen. Bazen Van Kalesine çıkar, gözlerimi kapatıp rüzgarın getirdiği tuzlu deniz kokusuna içimi açarak dertleşiyorum kendimle. İnsan en iyi kendisi ile dertleşir. Çünkü kendi sessizliğimiz bize başkalarının anlatamayacağı kadar güzel şeyler anlatır. Çünkü biz bizeyiz ve tanışıklığımız var çok önceden.  Her şeyin bir dili var. Rüzgarın,  dalgaların, kuşların hatta dünyanın kendilerine özgü ve muhteşem bir ahenge sahip bir dilleri vardır. Özellikle dünyanın da bir dilinin olduğu geliştirilen araçlarla uzaydan dünyanın çıkardığı sesler kaydedilerek ortaya çıkarıldı. Dünyanın, rüzgarın, kuşların, yıldızların, dalgaların ve dahi bütün kainatın biz insanoğluna neler söylediğini duymak için koca bir sessizlik lütfen. Aramızda ve içimizde öyle bir sessizlik olsun ki, bir insanın sokaklarda dilendiğini nasıl olur da kabul ettiğimizi kendimize sorabilelim. Öyle bir sessizlik olsun ki, koca kainatta sadece bir toz zerresi olduğumuz halde bütün bu savaşları, zulümleri, ölümleri kim ve ne için yaptığımızı düşünüp kendimize sorabilelim. Sessizlik lütfen. Bu sesler, gürültüler, kalabalıklar bizi yeterince çıldırtmadı mı?


Evet sessizlik. Gürültülü ve kalabalık yerlerde çoğu şeyler anlaşılmaz ve biz onları anlayamadan kaybolup giderler. Sonra biz telaşın, kaygının, koşuşturmanın içinde kendimizi, etrafımızdakileri, börtü böceğin soluklarını anlayamadan, duyamadan ıskalarız hayatı. Sevmek, anlamak, görmek ve bütün bunların farkında olmak için sessizlik lütfen. Derin ve belki de uzunca bir sessizliğe ihtiyacımız var. Demek istediğim bir şeyler oluyor ve biz onları anlayamıyoruz. Çünkü çok bağırıyoruz ve çok gürültü çıkarıyoruz. Birbirimize, birbirimizi öldürmek zorunda olmadığımızı anlatabilmek için sessizlik lütfen. Bir hiç olduğumuzu, bir şeyleri kanıtlamak zorunda olmadığımızı, ne dünyanın ne başka şeylerin bize ait olmadığını, olmayacağını ve hiçbir zamanda olamayacağını şu kalın kafamızın kavraması, anlaması için sessizlik lütfen. Şimdi herkes yüreğinin mağarasına çekilip mülkiyeti sadece kendisine ait olan, kimseyi davet etmediği, kimsenin bilmediği, görmediği o dergahta dışarıyı seyretsin ve ‘’insan yanını’’ sahiplensin. Çok konuştuk, çok bağırdık, çok öldük şimdi sadece biraz sessizlik lütfen.                         

  • Etiketler :
  • Van Haber