Yazarlar

MEBİT

BİR DEVRİMDİR YAZMAK!

BİR DEVRİMDİR YAZMAK!

Abone Ol

2015-06-21 15:00:00

Yıllar önce, bir odaya takılı kaldığımda ve beni kimsecikler anlamadığında, dinlemediğinde sarılmıştım kaleme. Alıp elime bir bebek gibi sevmeye başlamıştım ve sonra bi rselam verdiğimde hemen gönlümü almış ve o da bana sımsıkı sarılmıştı. Ben tek kelime dahi konuşmadığım halde beni o kadar iyi anlamıştı ki, dünyada artık kimsenin, hiçbir şekilde anlamaya yanaşmayacağını bir kez daha anladım.


Gün oldu ağladım, o kalem gözyaşlarımı sildi. Gün oldu kahkaha attım, o kalem kahkalarıma ortak oldu. Gün oldu haykırdım, o kalem de ‘Arkandayım’ diye haykırdı seninle. Gün oldu yalnız kaldım, başımı o kalemin omuzuna yasladım.


Yastığım, yaslandığım omuzum, dayandığım dağ, sığındığım limandı o kalem. Daha nasıl anlatsam bilmem ki…


Kimler geldi kimler geçti bu ömürden, saymadım. Kimi ‘Kardeş’ dedi, birlikte yedik içtik ama gün oldu dönüp arkasını gitti. Kimi ‘Dost’ dedi, birlikte ağladık güldük ama gün oldu o da döndü arkasını. Anne-baba dedik, kendimize bir yol çizdiğimizde onlar da yalnız bıraktı bizi.


Ama şu kalem varya şu kalem… Ahh! Nasıl anlatsam, nasıl desem, içimi nasıl döksem, nasıl haykırsam yürekleri titretircesine. Biran bile ayrılmadı benden ve kalbimden. Kırsam da, kırılsam da, hakaret de etsem, övsem de sövsem de beni bir an bile bir tek o yalnız bırakmadı.


Adına masal dediler aşkın. Adına yangın dediler hasretin. Adına bir tebessüm sevdanın. Peki adı neydi o halde bu yaşamak gibi baktığım yazmanın?


Yazmak yaşamaktır! Yazmak, bir nefes. Yazmak bir teselli, yazmak bir soluk, bir yoldaş, bir yaren, bir yol… Hiçbir yolcusu olmasa da asla kapanmayan bir yol. Ben bu yolda attığım her adımla bir amaca yürüyorum, bir hayale, bir sevdaya ve bir aşka. Tüm labirentlerden gönül rahatlığıyla, zorlanmadan çıkmanın adıdır. Yazmak bir devrim, gün geçtikçe güçlenen ve dünyaya meydan okuyan!


Ama söyleyemedim, anlatamadım. Bu yolun tek yolcusu da olsam ayaklarımı bu devrimden geri bırakmayacağımı hiç kimseye anlatamadım…


İşte bu yüzden bugün bir kez daha söylemek ve anlatabilmek için bir nefes daha almak istedim. Beni bir zindan gibi hapseden, boğazıma yapışan ve kalbimi sıktıkça sıkan şu hırçın Karadeniz’i şahit tutmak istedim. Memleketim, canım, nimetim ve tebessümüm olan masmavi Van Gölü’nün şahitliğine Kızıldeniz’in hırçınlığını da ekleyerek haykırıyorum:


Nefes alamıyorum, daralıyorum, boğuluyorum. Kalemimi benden almayın, beni yazmaktan mahrum bırakmayın.Zira hiçbir işkence bu denli ağır gelmiyor bana. Hiçbir terkediş bu kadar yalnız bırakmıyor beni…

  • Etiketler :
  • Van Haber