2011-01-26 15:00:00
Sevgili genç arkadaşım,
Her şeyden önce iyi ki varsın.
Her gün yeni bir gün doğuyor. Yeni günler beraberinde yeni umutlar getirir. Belki de bu gün senin için doğuyor. Belki bu yeni günde en iyisini sen yapacaksın. En iyi politikayı, en iyi sanatı, en iyi arkadaşlığı, en iyi şarkı söylemeyi…sen yapacaksın.
En büyük başarılara sen imza atacaksın, belki. Belki yarın, belki de şimdi…
O halde atıl, bağır, çağır, koş…
Bir nehirde yüzerken sulara kapıldın ve sürükleniyorsun. Tutunacak bir dalın yok. Çırpın. Çırpınarak yükseleceksin.
Yüzmeyi bilmediğin halde bir havuza düştün. Seni kurtaracak bir el vardır. Uzat ellerini…
Dağa tırmanırken ayağın kaydı. Düşmek üzeresin. Evet bedenin boşlukta sallanıyor. Tırnaklarını kanatırcasına tırman. Unutma düşersen tırnaklarının güzelliği bir işe yaramayacak.
Sevgili genç arkadaşım,
Hayatın ezgisini hiç dinledin mi? Melodileri duyuyor musun? Bak, dışarıda sana hitap eden o kadar çok şey var ki! Rüzgar, güneş her şey çok güzel.
Geleceğin dünyasında adımlarının sesini duymak. İşte bütün çabamız bunun için. Özgür yüreklerin buluştuğu çizgide, sırt sırta vermektir bütün umudumuz.
Yanlış yapma hakkından vazgeçmemelisin. Sen insansın ve korkabilirsin. Ancak heyecanlarını ve korkularını göğüslemelisin. Yaşamdaki bütün engellere göğsünü siper etmelisin.
Bazen her şeyin bittiğini sanırsın. Ama unutma, her şeyin bittiğini sandığın yerde, senin inancın, bileklerin ve alın terin var.
Nelere sahip olduğunu düşün. Bak, şaşıracaksın. Bazen bir çiçekte tatlı bir gülümseme, hoş bir masumiyet görünebilir.
Yaşamanın tadına var. Emin ol ki üzerinden koşarak geçtiğin vadide, güzel kokularını gizleyen çiçekler dikkatini çekmeyecektir.
Biz ne yaparsak yapalım, her şey normal akışını sürdürecektir. Her şey sonsuzluğa doğru akacaktır. Önemli olan, bu akıntıda boğulmamak, akıntılara yön verebilmektir.
Bir insan hayatta güzel şeyler başarır. Yeter ki hayatta “ben de varım” desin. Kendini asla yaşamda fazlalıkmış gibi görmemelisin. Dünya dönüyor. Dünyanın dönmesinde senin payın var. Güneş doğuyor, güneşin doğmasında senin etkin var. Rüzgar esiyor. Rüzgarın esmesinde senin de payın var.
Kararlıyız sevgili genç arkadaşım. Yarınların dünyasında sesimizi duyurmak için kararlıyız. Sesimiz, şimdikinden çok daha gür çıkacak. Adımlarımız, şimdikinden çok daha büyük olacak. Kararlıyız çünkü yarın bizimle daha güzel olacak.
Düşün… Sahildesin. İki grup insan var. Sol yanındakiler giden gemiye bakıyor. Onlar denize açılan gemiye el sallayarak veda ediyorlar. Gemi yalnızca yelken direği görünene kadar uzaklaşırken, direk de kaybolunca, solundaki grup bir şey mırıldanıyor: “Gitti.” Evet “gitti” diyorlar ve hepsi sessizce uzaklaşıyor oradan.
Ama tam o sırada, sağ yanındaki başka bir grup insan ufku tarıyor ve direğin yüksekliğini görüyor. Onlar da gülümseyerek bir şey mırıldanıyorlar: İşte geldi…
Hayatta gelen gemilerin her zaman çok olsun.
Hayat bizden, onunla oyun oynamamızı bekler, sevgili arkadaşım. Karşısında güçlü bir rakip ister. Ona doğru atılmalısın. Unutma, en kötü şey yerinde saymaktır. Sevdanı korkmadan söylemelisin. Çünkü sevda kavga ile güzeldir.
Bir yokuşu tırmanıyorsun. Ayağın kayıyor, düşüp kalkıyorsun. Çok terliyorsun. Bu defa düştüğünde yuvarlanıyorsun. Tırnaklarını toprağa geçirmeye çalışıyorsun ama parmakların kanamış. Hiçbir yere tutunamıyorsun. Kendini çok çaresiz hissediyorsun. Bir an başını koyup uyumak istiyorsunuz ama korkunç bir gülütlü ile sarsılıyorsun. Üzerine doğru büyük bir sel suyu akmakta… Yerinde dursan seni yutacak. Göz bebeklerin büyüyor ne yapağını bilemiyorsun. Yaşamak hiç bu kadar güzel olmamıştı. Birden çok güçlü olduğunu hissediyorsun ve bir çırpıda dimdik ayağa kalkıyorsun. Kollarını açıyorsun ve üzerine doğru akan sel sularına karşı savaşıyorsun. Ayağın o kadar sağlam ki, seller seni kıpırdatamıyor dahi. Bütün güçler sende toplanmış sanki. Kendini çok güçlü hissediyorsun. Sel suları akıp gidiyor. Sen oradasın.
Sevgili arkadaşım,
Seni alnı açık, başı dik görmek istiyorum. Ne olursa olsun, alnı açık ve başı dik. Unutma! Sen bütün gecelerin beklediği yıldızsın. Gökyüzünün göğsünde yatıyorsun ve yeryüzünü aydınlatacaksın.
Hayata karşı ezilmemek ve kendini en iyi şekilde ifade etmek için şimdiden daha güzel bir zaman yoktur. O halde atıl, bağır, çağır, çağla ve coştur kendini. Berrak ırmaklara doğru, en yüksek dağlara doğru, özgürlüğün mavisine doğru, umudun yeşiline doğru sür umutlarını. Yaşam senin, yaşamak senin. En derin okyanusların ardında, henüz keşfedilmemiş ülke senin.
Aç kollarını yarınlarına arkadaşım. Göğüslerini ört gökkuşağının. Saçlarınla ört ateşi. Ateş üşümesin. Sarıl fırtınada savrulan yağmur damlalarına. Gün kendine inanma günüdür. Gün, yaşam öykünü yeniden yazma günüdür. Gün, herkese ne kadar güçlü olduğunu gösterme günüdür.
Gün, yumruğunu masaya vurup, yüreğini ortaya koyma günüdür.
Senin başarı bayrağını birlikte göndere çekeceğiz. Ben kararlıyım. Ya sen?
Şimdi güne çevir yüzünü, aydınlat toprağın narin yüreğini. Sıklaştır adımlarını. Dar mekanlar ve beton yığınlardan kurtarıp bedenimizi, koşmak istiyorum seninle umudun yeşiline, özgürlüğün mavisine.