2016-11-17 15:00:00
Her yıl sınavlardan sonra, bölgemizin eğitimdeki başarısızlığı konuşulur. İllerimizin Türkiye genelindeki başarı sırasına bakılır ve herkes birbirini suçlar durur. Ancak hiçbir zaman bu başarısızlığın önüne nasıl geçileceğine ilişkin bir çalışma yapılmadı. Başarıyı yükseltebilmek adına yapılması gereken çalışmalar hiçbir zaman tartışılmıyor.
Neler, ne zaman, nasıl yapılmalıdır?
İşte temel soru(n) bu…
Bir panel, bir seminer, bir tv programı, bir röportaj…
Yani ilimizdeki eğitim başarısının arttırılmasına ilişkin hiçbir ciddi platform oluşturulmadı. Ne valilikler-kaymakamlıklar, ne milli eğitim müdürlükleri, ne okullar, ne ildeki ileri gelenler ne de özel öğretim kursları…Hiçbiri bu konuda “oturup bir tartışalım, bakalım neyimiz eksik” özeleştirisini yapmadı.
Hiçbir kurum, özeleştiri için öncülük etmedi.
Oysa gençlerimizin en çok tartışılması ve sorgulanması gereken yanı, eğitimdir. Evet, artık her yıl onlarca gencimiz, üniversiteyi kazanmayı başarıyor…Ama öğrenci potansiyeli düşünüldüğünde, bu sayı çok yetersiz. Elbette ki bu sayının artması mümkün.
Peki nasıl?
Her şeyden önce belirtmekte fayda var ki gençliğimiz, çok iyi niteliklere sahiptir. Saygıyı ve sevgiyi bilen, nerede ne yapması gerektiğini iyi ayarlayabilen ve kendisini ifade edebilen bir gençliktir. Bu özelliklere sahip gençlik, doğru yönlendirildiğinde, muhteşem şeyler başarabilir.
Gençliğimiz toplumsal duyarlılığa sahip. Yeri geldiğinde toplumunun değer yargılarını savunabilen, yeri geldiğinde ise feodal zihniyeti cesurca eleştirebilen bir özelliği var. Aşılması gereken aşiretçi zihniyeti kolay aşabilen ve dışarıya açılabilen bir özelliği var. Sosyal etkileşimi ve kültürel zenginliği çok iyi.
Bütün bu sebeplerden dolayı, denilebilir ki gençliğimiz, çok ciddi bir başarı potansiyeline sahip. Kendisine şans tanındığında ve doğru yönlendirildiğinde, çok güzel başarılar yakalayabilir.
Peki bu konuda neler yapılmalıdır?
Aslına bakılırsa, bütün birimler tek tek irdelenmelidir ve birimlerin yapmaları gerekenler sorgulanmalıdır. Ancak biz şimdilik sadece liselerde yapılması gerekenleri irdeleyelim.
Daha aktif ve etkin bir gençlik kitlesi oluşturmanın ilk adımı, liselerimizde atılmalıdır. Çünkü üniversiteyi kazandırmanın en etkin kurumu ve öğrenciyi geleceğe hazırlamanın en dinamik merkezi liselerdir.
Kuşkusuz ki liselerimizde, herkes üzerine düşeni yapıyordur. Ancak yine de bazı ayrıntıları paylaşmakta yarar var.
Öncelikle veliler ve öğrenciler, eğitim alanında bilinçlendirilmelidir. Bunun için lise idaresi, kayıt döneminde birkaç öğretmenini görevlendirir. Kaydını yaptıran her öğrenci ve velisiyle okulun kuralları, öğrencinin ve velinin yapması gerekenler kısa kısa anlatılır. Bu çerçevede okulun disiplin anlayışı, öğrencinin hareket alanları, öğretmenlerin yapacakları çalışmaları her öğrenciye anlatılır. Bu yapılırsa, bütün öğrencilere bir sorumluluk yüklenmiş olur: Okulu sahiplenme sorumluluğu…
İkinci olarak, yıl başında okulun rehber öğretmen, ilk hafta bütün sınıfları dolaşmalı ve birer rehberlik dersi yapmalıdır. Bu dersinde öğretmen, öğrencilerin yapmaları gerekenleri birer birer anlatmalı. Ancak bunu yaparken, nasihatten ve tehditten uzak durmalıdır. Burada samimi ve şefkatli bir üslup kullanılmalı, öğrenci ürkütülmemelidir.
Üçüncü adımda, öğrenci tanıma etkinlikleri düzenlenmelidir. Burada yine iş idareye ve özellikle rehber öğretmene düşer. Öğrencilerin, nerelerde yanlışlık yaptıklarına ilişkin çalışmalar yapılır, gerekirse envanterler ve testler uygulanır. Eksiklikleri ve yanlışlıkları olan öğrenciler teker teker çağırılır ve eksikliklerini gidermeleri konusunda cesaretlendirilirler.
Dördüncü olarak lise idaresi, okulundaki öğretmenlerini etkin hale getirmeli ve ÖSYS çalışmaları konusunda onları aktifleştirebilmelidir. Gerekirse öğretmenlerine sorumluluklar ve görevler vermeli ve öğrencinin, daha bilinçli çalışabilmeleri için öğretmenlerine bazı yetkiler verebilmelidir. Ders öğretmenleri, klasik teknikten uzaklaşmalı ve öğrenciye test tekniğini öğretebilmelidir. Bu çerçevede öğrencinin çalışmaları, ÖSYS tekniklerine uyarlanabilmelidir.
Lise idaresi lisede, ders dışında zümre odaları kurabilir ve etütler düzenleyebilir. Etütlerde görevlendirilmek üzere öğretmenlerine görev verebilir. Her öğretmene, çalışmalarını takip edeceği öğrenciler zimmetleyebilir. Öğretmenler, zamanla bunu içselleştirirler ve öğrencinin evdeki çalışmalarını da takip etmeye başlarlar.
Lisenin rehber öğretmeni, en geç iki haftada bir, bütün sınıflarında rehberlik dersi yapmalıdır. Bu derslerde etkili çalışma sistemi, hızlı düşünme, zihin geliştirme, hafıza geliştirme, soru çözme teknikleri, zamanı
kullanma, kitap okuma gibi çalışmalar yapılmalıdır. Ayrıca sınav sistemini, üniversiteleri ve bölümleri tanıtıcı seminerler düzenlemelidir.
Yine “motivasyon dersleri” düzenlemelidir.
Rehber öğretmen, her öğrenciye çalışma programı düzenlemelidir ve çalışmalarını takip etmelidir. Çalışmaları aksayan öğrenciyi yanına çağırmalı ve onlarla birebir görüşmelidir.
Yapılabilecek en önemli çalışmalardan biri de velinin bilinçlendirilmesidir. Veliler toplantısında, velinin görev ve sorumlulukları, sınıf öğretmenleri tarafından anlatılmalı ve velinin evde öğrencisini takip etmeleri sağlanmalıdır.
Okul idaresi, okulu daha cazip hale getirebilecek konferanslar düzenlemelidir. Bu amaçla, dışarıdan bazı kişiler davet edilmelidir ve okul öğrencilerine seminerler / konferanslar vermeleri sağlanmalıdır. Yine okul idaresi tarafından şiir yarışmaları, müzik dinletileri, tiyatro gösterileri gibi faaliyetler yapılmalıdır. Spor faaliyetleri daha etkin hale getirilmelidir. Okulda yapılan etkinlikler, bütün şehre yansıtılmalıdır. Örneğin, deneme sınavında birinci olan öğrenciye, törenle küçük bir ödül verilebilir.
Bu birkaç ayrıntı hayata geçirilirse, inanıyorum ki gençliğimiz çok güzel başarılar yakalar. Şunun çok iyi bilinmesi lazım: Artık herkes okumak istiyor. Bu okumak isteyen gençliği desteklememiz gerekir. Gençliği ürkütmeden, onları korkutmadan, çok da yargılamadan, değerlerine saygılı olduğumuzu göstererek, onlarla çok daha fazla yol kat ederiz. Onların hayalleri desteklenmeli ve rüyalarının gerçekleşebileceğine olan inançları dikkate alınmalıdır.
Ben önce bir birey olarak, ardından bir öğretmen olarak üzerime düşeni yapmaya hazırım. Herkesin de bulundukları yerde bu güveni vermesi gerektiğine inanıyorum.
Son sözüm ise öğrencilerimize…
Başarının beş temel prensibi vardır: Disiplin, coşku, fedakarlık, cesaret ve samimiyet.
Bu prensiplere en iyi sahip olabilecek gençlik, belki de bölgemiz gençliğidir. Çünkü yeryüzünün hiçbir coğrafyasında, bizim coğrafyamızdaki kadar bilgiye susamışlık yoktur. O halde sevgili genç arkadaşlarım, eğer bu yazıyı okuyorsanız, kendinize yeni bir şans tanımanızı ve her şeye yeniden başlamanızı istiyorum. İnançlarınıza ve emeklerinize, her zamankinden çok daha sıkı sarılın. Biliyorum, her biriniz, bütün dünyayı değiştirebilecek ve bütün dünyayı kendinize hayran bıraktırabilecek bir potansiyele sahipsiniz. Bunun farkında olmalısınız.
Her bir öğrencinin / gencin geleceği bir şiir tadında, bir melodi güzelliğinde olsun…