2015-10-05 15:00:00
Eylül ayının sonunda okullar açılacak…
Aslında 14 Eylül’de açılması gerekiyordu ama ülkede savaş olduğu için (!) ertelendi. Sistem, bu kararıyla resmen şunu söylemiş oldu: Daha çok bomba yağsın, daha çok kurşun sıkılsın, daha fazla operasyon yapılsın, daha çok ölüm olsun…Yani savaş daha iyi yürütülsün diye okullar 3 hafta sonra açılacak.
Peki kim sesini çıkardı?
Her fırsatta savaşa karşı tavır sergileyen hangi sendikamız, hangi derneğimiz, hangi politikacımız, hangi aydınımız buna itiraz etti?
Hiç kimse…
İşte en büyük sorun burada başlıyor…
Okullar açılacak açılmasına da, bu ülke eğitiminde, bir önceki yıllara göre ileri giden hiçbir şey olmuyor. Önceki yılların hataları, yanlışlıkları, eksiklikleri yine devam edecek.
Ucu herkese dokunduğu için de herkes susacak. Bakın ortak bencil çıkar söz konusu olunca, savaşı tetiklediği halde bile hiçbir Allah’ın kulu sesini çıkartmıyor. En demokratı, en yurtseveri, en insancılı, en duyarlısı…Hiç kimse bu ülkede eğitimde ters giden bir şeyler oldu mu sesini çıkartmıyor. Çünkü çürümüş sistem, çürük beyinler yaratır. Ne yazık ki kokuşmuş sistem kadar, bizlerin de demokratlığı, yurtseverliği, insancıllığı, duyarlılığı çürümüş.
Ülkede durum bu olunca, bizim bölgemizde durum daha da vahim. Bu, Van için de geçerlidir.
Her yıl eğitim ve öğretim yılının başında ben bir çağrı yapıyorum. Bunu bu yıl da tekrarlıyorum.
Diyorum ki ilimizin eğitim kurum temsilcileri bir araya gelelim. Konuşalım, tartışalım. Sorunlarımızı dile getirelim. Eleştiri ve özeleştiri yapalım. Nerede tıkandığımızı, nerede yanlış yaptığımızı, daha ileri nasıl gidebileceğimizi masaya yatıralım.
Bu çağrımı önce valiye, sonra il ve ilçe milli eğitim müdürlerimize yapıyorum.
Ama ne dinleyen var ne de ciddiye alan…
Gidip yetkililerimize sorarsanız, her şeyin yolunda olduğunu söylerler. Ama değil her şey, ilimizin eğitiminde hiçbir şey yolunda değil. Neler mi? Ben aklıma gelenleri sıralayayım.
1- İlimizde, deprem sonrası fiziki şartlar hala oluşturulmadı. Aradan bunca zaman geçmesine rağmen, hala bazı okullar, bazı okulların binasında eğitim veriyor.
2- Bir çok ilkokul, ortaokul ve lisemizde işi bilmeyen idareciler var. Mesleki becerisi yeterli olmayan, idarecilik vasfı olmayan idareciler var. Hatta aralarında bırakın idareciliği, insan ilişkilerini henüz öğrenmeyen idareciler var. Bunları kim, neden atadı, kim denetliyor, neden bunlar görülmüyor?
3- Okullarımızın hemen hemen hepsinde, “dosya” mantığının ötesine gidemeyen bir öğretim modeli var. Verimden çok resmi evraklara önem veriliyor. İl ve ilçe milli eğitim temsilcilerimiz, denetlemelerini, verimi arttırmak yerine, evraklar üzerinde yapıyor. Bu, doğru değil.
4- Disiplin anlayışımız öfkeye, şiddete, cezaya ve dışlamaya yönelik. Okullarımızda iç dürtüyü, motivasyonu arttırmaya yönelik hiçbir etkinlik yapılmıyor. Rehber öğretmenler sadece anket düzenliyor. Bu yüzden öğrencilerimizin büyük çoğunluğu rehberlik çalışmalarından ve rehber öğretmenlerden nefret ediyor.
5- İlimizde veliyi ve öğrenciyi bilgilendirmeye, bilinçlendirmeye yönelik hiçbir çalışma yapılmıyor. Ne bir seminer, ne bir tv-radyo programı, ne bir konferans, ne bir toplandı, ne bir araştırma…Hiçbiri yapılmıyor.
6- Okullarımızda öğretmen denetleme mekanizması çok zayıf. Ders zili çaldıktan 15-20 dakika sonra öğretmen derse gidiyor. Bunu idareci görmüyor, görse de sesini çıkarmıyor.
7- Liselerimizde üniversiteyi kazanma oranı % 10’nu geçmiyor. En başarılı gördüğümüz liselerimizde bile yüzlerce öğrenci barajı dahi aşamıyor. Hiçbir lisenin başarı oranı sorgulanmıyor.
8- Veli ve öğretmen toplantıları, fırçalama toplantıları haline geldi. Müdür çıkıyor öğretmenlerin ve velilerin karşısına, saatlerce konuşuyor. Konuşmalarını kimse dinlemiyor. Çünkü konuşmaları, yaklaşık 100 yıldır yapılan konuşmaların aynısı. Hiçbir öneri, beyin fırtınası, itiraz, tartışma olmuyor.
9- Veliler okullarda öğrencisinin durumunu sağlıklı bir şekilde öğrenemiyor. Veli okula gittiğinde kiminle, nasıl, nerede görüşeceğini bilmiyor. Kime sorarsa ya da kimin yanına giderse, ayaküstü “çocuğun iyi” ya da “çocuğun kötü” gibi baştan savan, itici bir söylemle görüşülüyor. Veli,
kafasında soru işaretleriyle eve geliyor ve öğrencisine patlıyor. Öğrenci ile velisi arasında sorunlar başlıyor.
10- Okullarda sınavlara yönelik neredeyse hiçbir çalışma yapılmıyor. Okulun büyük çoğunluğu teşekkür, takdir ve onur belgesi alıyor ama belge sahibi öğrencilerin çoğu barajı aşamıyor.
11- Okullarımızın neredeyse tümünde, öğretmenler özel derslere veya özel ders kurslarına öncelik veriyor. Her okulda en az 5-6 öğretmen grubu, özel ders bürosu açmış. Bu kurslarda öğretmenler özel ders veriyor. Öğretmen bol bol rapor alıp, özel ders bürosunda derse giriyor. Denetleyen, soran, soruşturan yok.
12- Ergenlik dönemi, aile iletişimi, motivasyon gibi konularda hiçbir çalışma yapılmıyor. İl ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinin zaman zaman il genelinde bu eksikliğingiderecek çalışmalar yapması lazım.
13- Bazı okullarımızda öğretmen fazlalığı, bazılarında eksikliği var.
14- Kılık kıyafet serbestliği var ama öğretmenler koyun gütmeye gider gibi derse giriyor. Saç sakal karışmış, yırtık kot pantolonla, mini etekle derse girilmez.
15- Okullarımızın hiçbirisinde laboratuarlar gerektiği gibi kullanılmıyor.
16- Eğitsel kollar gerektiği gibi işlemiyor.
17- Öğretmenlerin neredeyse hepsi cep telefonlarıyla ders işliyor. Ders esnasında ikide bir telefon görüşmeleri, mesajlaşmalar yapılıyor.
18- Okul pansiyonları ayrı bir facia. Yüksek puanlı bir çok öğrenci dışarıda kalırken, düşük puanlı öğrenciler pansiyonlara yerleştiriliyor.
19- Okulların hiçbirisinin güvenliği yok. İlkokul ve ortaokul bahçelerinde üstü başı dağınık, kim oldukları belli olmayan insanlar dolaşıyor. Tinercisi, alkoliği, madde bağımlısı kol geziyor ama gören yok, soran yok.
20- Liselerimizin bahçeleri, teneffüslerde dışarıdan giden insanlarla dolu. BU kişiler istedikleri gibi kız öğrencilere sarkıntılık yapabiliyor, sigara içebiliyor. Aydan bile bunlar görülüyor ama Van’daki okul idarecilerimiz görmüyor.
21- Geçen yıl hafta sonu hazırlık kursları açıldı. Her okulda kurslar dolup taştı ama 1 ay sonra hepsi boşaldı. Hiç kimse sebebini sormadı.
22- Köy okullarının neredeyse tümüne, ücretli öğretmenler atanıyor. Sınıf öğretmenlerinin tümü, branş öğretmenlerinden oluşuyor.
23- Ve yerel basın…Hiçbiri bunları görmüyor. Okullar açılacak. Bunca eksikliğimiz var. Hiçbir yerel televizyon kanalında, radyoda, gazetede bu konuyu işleyen yok.
Alın size ilimizin eğitim sorunları…
İnanın bana daha saysam sayfalar yetmez. Şimdi bazılarınız diyecek ki “ya hocam çok karamsarsınız”. Hayır, kesinlikle karamsar değilim. Ben var olan durumumuzu söylüyorum. Hiç kimsenin pembe bir eğitim tablosu çizmeye hakkı yoktur.
Peki ne yapabiliriz?
Kımıldayalım ve zincirlerimizi kıralım. Kımıldamazsak, zincirlerimizi kıramayız.
Sayın Valim, Sayın İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlerim, gelin bu sese kulak verin. İlimizde pırıl pırıl gençlerimiz var. her biri bir cevher olan öğretmenlerimiz var. Ama batının sistemini burada uygulayamazsız. Uygulamaya çalışırsanız, şimdiki gibi başarısız olursunuz. Her kesimden temsilcilerin katılacağı bir platform oluşturalım ve tartışalım. Gençlerimizi daha iyi nasıl eğitebileceğimizin planlarını yapalım. El birliğiyle ilimizin eğitim anlayışını değiştirelim.
Sadece sınavlardan sonra birkaç gün birbirimize kızarak ya da hatayı başkasında arayarak adım atamayız. Yeni bir şeyler deneyelim. Ne olursa olsun, yeni bir şeyler olsun. Bunun için bizde yeterli güç, enerji ve imkan var.
Benim gençlerim, geleceğimizin yıldızları olmalı. Önce kendilerini, sonra etrafındakileri aydınlatan birer güneş olmalı. Alev alev yanan birer kor ateş olmalı. Bu ülkenin en üst düzey yetkilileri arasına girmeli.
Bu yüzden gelin bu yıl el ele, omuz omuza verip ilimiz için yeni bir sayfa açalım.
Ben varım ve hazırım. Ya siz?