Yazarlar

MEBİT

VAN HALA POLİS ABLUKASINDA

VAN HALA POLİS ABLUKASINDA

Abone Ol

2015-05-13 15:00:00

6-7 Ekim Kobané olaylarından bu yana Van’ın her köşe başında, her sokağında, her adımında polis, TOMA ve polis otobüsleri var. İnanılmayacak şekilde çoklar. Neredeyse kişi başına bir polis düşüyor.

 

Durumdan memnun olan bir tek kitle var, polis…

Geriye kalan herkes şikayetçi. Yetkililer bile…

Herkes durumu görüyor ama hiç kimse ne gündeme getiriyor ne de müdahale ediyor.

Nereye gitseniz, yönünüzü ne yana çevirseniz polis, TOMA ve polis otobüsü. Küme küme, onlarca, yüzlerce, binlerce polis.

İnsanlar bu durum karşısında OHAL benzetmesi yapmaya başladılar. Ama kesinlikle OHAL döneminde bu kadar polis yoktu. OHAL’den beter. OHAL döneminde yasalar, kurallar belliydi. İşlenen suçun cezası belliydi. Neyin ne zaman nereden geleceği belliydi. Şimdi hiçbir şey belli değil. Her an herşey olabilir.

Her bir polis, kendisini “saray cumhurbaşkanı” sanıyor.

 

Peki Bu kadar polisin işi ne ve ne yapıyorlar?

Söyleyeyim: Sabah erkenden TOMA’lar, otobüsler yerini alıyor, Trafik kuralları hiçe sayılarak… Her köşe başına, her sokak başına, her ara sokak giriş-çıkışına polis araçları yerleştiriliyor. Ardından kümeler halinde polisler geliyor. Çoğu otobüslere binip uyukluyor, geri kalanıysa öylece bekliyor. Hepsinin elindeki silah hazır vaziyette. Hepsinin belinde kelepçe, cop var. Hepsi öfkeli. Hepsi teyakkuzda. Hepsi patlamaya ve saldırmaya hazır.

Hiçbir şey yapmıyorlar. Ara sıra telsizlerine bir emir veriliyor. O sıra hepsi mifer takıp hazır kıtaya geçiyor. Görseniz, ülkenin dört bir tarafından düşman saldırıya geçti de polis savunmaya geçti sanırsınız. Komutan emir verdi de savaş çıktı sanırsınız.

Aradan 10-15 dakika zaman geçiyor. Tekrar hepsi eski halini alıyor.

Esnaf isyan ediyor, hem polislerin işyerlerinin önünü kapatmalarına hem de kimseni,n duruma müdahale etmemelerine…

İnanılmaz psikolojik bir baskı var. Herkes gergin. Herkes şikayetçi.

 

Bu ne ya?

Kentimiz, elin kentinden 30 yıl geride. Kim ne yaptığını zannediyor? Bu kentin refahı, düzeni, huzuru için herkesin seferber olması lazım.

Vali Bey, Belediye Başkanları, sivil toplum kuruluşları, siyasi parti temsilcileri, müdürler… ne zamana kadar uyuyacaksınız?

Bu kentteki 1 milyon insan bu durumu görüyor, bu durumdan muzdarip de, sizler hiç değil misiniz? Neden hiçbiriniz bu duruma itiraz etmiyorsunuz, dile getirmiyorsunuz?

Vali ve emniyet müdürü, bu nedir?

Ne anlama geliyor?

 

İsyan eden bir esnafın deyimiyle “kimi kimden koruyorsunuz?”

Bu durumun bir açıklaması yok mu? Yazık günah değil mi? Bu kentteki insanlara, onların emeklerine, beklentilerine, umutlarına yazık günah değil mi?

Bakın kentimizin tonlarca sorunu var. Neredeyse hiçbir şey yolunda gitmiyor.

Bu insanlara, sizlere, bizlere, hepimize yazık.

Ben bu kentin sokaklarını dolaştığımda, gözlerinden mutluluk fışkıran insanlar görmek istiyorum. Bu kentin caddelerine çıktığımda, huzur görmek istiyorum. Beni, benliğimi, irademi, insanlarımı ablukaya alan polisler değil, kentin yükselişine omuz veren polisler görmek istiyorum.

Artoslar’a selam sunan canlar, Van Gölü’ne nefes veren canlar, Edremit Yakamozları’nı şiire döken, İskele geçitlerini melodilere döken canlar lazım.

Bakın seçimler yaklaşıyor. Bütün yetkililerin, seçimin sorunsuz ve şiddetsiz bitmesi için birlik olması lazım. Kentimizin sorunlarını halletmemiz için, bütün yetkililerin omuz omuza vermesi lazım.

Modern topluma, modern düşünce yapısına, modern insanımıza yakışır bir atmosfer oluşturmak, herkesten önce yerel yöneticilerin görevidir.

Bazı değerler vardır ki siyasetten ve siyasi çıkardan çok daha kutsaldır. Bu değerler, bireysel ve grupsal çıkarlara kurban edilmeyecek kadar değerlidir.

 

Nedir bu değerler?

Seçim süreci, kardeşlik bağı, demokrasi anlayışı, birbirimizi koşulsuz kabul, barış, hizmet…

Ve emin olun Van’daki bu “OHAL ÜSTÜ” uygulama, bu değerlerin tümüne zarar veriyor.

Korkutan ve sindiren bir polis değil, halklarla kucaklaşan bir polis istiyoruz!

  • Etiketler :
  • Van Haber