Yazarlar

MEBİT

VAN’IN İNCİSİ

VAN’IN İNCİSİ

Abone Ol

2011-06-30 15:00:00

Çocukluk ve gençlik yıllarımın geçtiği harikalar denizi Van Gölü sahilleri, her yıl Mayıs- Haziran ayları arasında endemik bir şenliğe sahne oluyor. Özellikle göle dökülen akarsuların oluşturduğu yerlerde daha belirgin olarak gözlenebilen Van Balığı nın ( İnci Kefali) doğal engelleri suda atlayarak aşmaya çalışan görüntüleri, doğanın en muhteşem belgesellerinden birini oluşturmakta. Tıpkı Kanada nehirlerindeki somon balığının üreme biçimini anımsatan bu güzel görüntüler, her doğa aşığının tanık olmak isteyeceği görsel bir şölene dönüşüyor.

Artık sonuna yaklaştığımız ve uluslararası medyanın da dikkatinden kaçmayan bu muhteşem göçün en iyi izlendiği yerler, mayıs ayında Erciş- Deliçay, yumurtlamasının çıplak gözle izlenebildiği yer ise Muradiye Yalındüz köyü mevkiidir.
             İlimizin en büyük zenginliklerinden olan Van gölü, yüksek oranda sodalı suları ve içinde barındırdığı bioçeşitliliği ile yeryüzünün en ilginç ekosistemlerinden birini oluşturuyor. En derin yeri 451 m ve ortalama derinliği ise 171 m. olan 3712 km² lik yüzey alanı ile tam bir iç deniz özelliğindedir.

 Yüzyıllar boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan yöremizde, Urartular ‘Güneş Ülkesi’ Tuşpa’da, Tamara’nın saçlarını yıkadığı bu gölü, Urartu dilinde Yukarı Deniz olarak isimlendirmişlerdir. Yani onlar bizlerden çok önce bu göle ‘deniz’ demişler ve bizlerden daha çok kıymetini bilmişlerdir.

          1680 Rakımda ve yüksek oranda tuz - soda (pH9,8) içeren bu ekoloji, aslında canlıların yaşamasına pekte uygun değildir. Bundan dolayı gölde tatlı su ve deniz balıkları yaşayamaz. Fakat bu mucizevî sularda yüksek oranda adaptasyon sağlamış ve endemik bir tür olan inci kefali (Chalcalburnus tarichi) yaşamaktadır. Sazangiller familyasına mensup olan bu balık, tüm yaşamını gölde sürdürür. Sadece üreme maksadıyla Mayıs - Haziran ayları arasında gölden akarsulara doğru göç eder. Dolayısıyla Van gölünde balık yaşamaz diyenler fena halde yanılıyor.

Van balığı, 3 yaşına geldiğinde ergin hale ulaşır. Yani bu demek oluyor ki her balığın neslini sürdürmesi için en az 3 yıl yaşaması gerek. Ergin hale gelen Van balığı, yumurtalarını bırakmak için Nisan ayının başından itibaren sürüler oluşturarak akarsu ağızlarında toplanmaya başlar. Bu aşamada balığın sodalı sudan tatlı suya adapte olabilmesi için vücudunda bir dizi değişim başlar. Değişimini tamamlayan dişi ve erkek balıklar su sıcaklığının da uygun hale gelmesiyle beraber akarsuyun akış yönünün tersine kaynağa doğru göç eder. Dişiler kaya ve taşlara sürünerek yumurtalarını bırakır. Erkek balıklarda bu yumurta yığınlarının üzerine spermlerini bırakır ve böylece döllenme olayı da gerçekleşmiş olur. Yumurtalar 14˚C nin üstündeki sıcaklıklarda ortalama 3-7 gün içerisinde olgunlaşırlar. Yumurta ve spermlerini döküp üremesini tamamlayan erginler göle doğru dönüş yolculuğuna başlarken, yavru balıklar bir süre daha tatlı suda kalıp gözle görülmeyecek ölçüde küçük olan planktonlarla beslenirler.

Van balığı Ağustos ayından itibaren tekrar normal büyüme ve beslenme alışkanlıklarına devam eder ve en lezzetli halini ise sonbahar- kış aylarında alır.

 Çok severek yediğimiz Van Balığı, yöresel olarak tuzlu balık denen yöntemle de bolca tüketilmektedir. 1kg balığa 1 kg tuz ilave edilerek yapılan tuzlu balık, salamura olarak saklanıp belli bir süre bekletildikten sonra afiyetle tüketilen yüksek oranda tuzlu yöresel bir lezzete dönüşür.  Yine ayran aşının yanında tepsiye dizilerek fırında pişirdiğimiz Van Balığının da tadına doyum olmuyor. Böylece oldukça zengin olan Van mutfağında inci kefali de başköşeye oturmuş oluyor.

 

 

Ülkemizde tüketilen iç su balıklarımızın üçte birini (yaklaşık %33 ünü) temsil eden Van balığının üreme ve avcılık ilişkilerinin neslinin devamına uygun halde sürdürülebilmesi, ülkemiz endemik zenginliklerinden ve en önemli varlıklarından biri olan İnci Kefalinin, gelecekte de varlığını sürdürebilmesi açısından büyük önem arz etmektedir. Bu endemik zenginliğimizin, ağız tadımızın kaybolmaması için hepimize büyük görevler düşüyor en azından uygulanmakta olan av yasağına uyarak ya da bu mevsimde tüketmeyerek işe başlayabiliriz. Sonuçta arz talep içerisinde yürüyen bir durum var ortada. Tüketici olarak bizlerden talep olmazsa kaçak avcılıkta olmayacaktır. 

 

 

Bu konuda büyük emekler sarfeden ve Van Balığı hakkında bu kadar bilgi edinmemizi sağlayan, onu tüm dünyaya tanıtan Yüzüncü Yıl Üniversitesi Öğretim Görevlisi Su Ürünleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Sarı ya buradan saygılarımı iletmeyi bir borç bilirim. Mustafa Sarı Van için bir şanstır. Ayrıca onun öncülüğünde kurulan gönüllü ‘‘İnci Grubu’’ balıkçı köylerinde verdikleri eğitimlerle ve yaptıkları tanıtım çalışmaları ile güzel işlere imza atmaktalar. Onları da bu vesileyle kutluyorum. Bu ekip yaptığı çalışmalarla sonunda Van Balığını Türk kamuoyuna ve nihayet uluslar arası basına da yansıtmayı sonunda başardılar. Van Balığının üreme göçü artık geleneksel hale gelen festivallerle kutlanırken hem müthiş bir tanıtım yapılıyor hem de balığının neslinin korunması gerektiğine dikkat çekiliyor. Tebrik ediyorum.

Alınan çok sıkı önlemlere rağmen bu yıl da kaçak avlanan tonlarca balık, yumurtasını dökemeden imha edildi. Bu konuda hepimize görevler düşüyor. Van’ın sahip olduğu sayısız endemik değerlerimizi hep beraber korumalıyız. Başka Van yok…

  • Etiketler :
  • Van Haber