2025-08-14 01:59:53 | Son Güncelleme : 2025-08-16 22:02:46
2023’te Türkiye’den ayrılmak zorunda kalan ve Hollanda’ya iltica eden Tüt, burada da sanatsal üretimlerini ve toplumsal çalışmalarını sürdürmeye devam ediyor. İlk 17 ayını Friesland bölgesinde Leeuwarden mülteci kampında geçiren sanatçı, başta NWC De Opstap olmak üzere çeşitli sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği yaparak çocuk ve gençlerle yaratıcı sanat atölyeleri düzenledi.
2024 yılında Hollanda Kralı Willem-Alexander ile tanışan Tüt, “Solidaritet” (Dayanışma) adını verdiği bir heykeli krala takdim etti. Aynı yıl Groningen Üniversitesi’nin Ortadoğu Çalışmaları bölümü öğrencilerine yönelik “commensality” (birlikte yemek yeme kültürü) temalı heykel atölyesi gerçekleştirdi. Gençlerle kolektif sanat üretimi 2025 Mayıs-Temmuz aylarında ise De Vrolijkheid işbirliğiyle Gilze AZC’deki mülteci kampında gençlerle “Kollektif Totem” isimli üç aylık bir proje yürüttü.
Çalışmanın sonunda ortaya çıkan iki metre yüksekliğindeki totemler, Totaal Festivali’nde sergilendi.Online sanat kursları
Taşla başlayan sanat serüveni…
Peki, bu üretkenlik ve toplumsal duyarlılıkla örülü sanatsal yolculuk nereden başladı?
Erdal Tüt, hikâyesini şöyle anlatıyor:
“Benim için heykel, önce dokunma arzusuyla başladı. Çocukken taşlara, toprağa, ahşaba dokunmak; onlarla oyun oynamak bir tür dil öğrenmekti. Çünkü hissettiklerimi kelimelerle anlatmak yetmiyordu. Malzemelerin de insanlar gibi hafıza taşıdığını fark ettim. Heykel, bu hafızayı açığa çıkarma çabasına dönüştü.”
Toplumsal onarım için sanat
1981 yılında Diyarbakır’da doğan Tüt, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Heykel Bölümü’nden mezun oldu. Üretimlerini kadın, ekoloji, toplumsal hafıza, kimlik ve göç temaları etrafında şekillendiren sanatçı; taş, metal ve mermeri birer anlatı aracına dönüştürdü. Türkiye’de bulunduğu yıllarda özellikle çatışma bölgelerinde ve dezavantajlı kesimlerle yürüttüğü sanat atölyeleriyle tanındı.
Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki çatışmaların ardından travma yaşayan çocuklarla, Kobani ve Şengal’den gelen mülteci çocuklarla ve gençlerle çalıştı. 2016-2023 yılları arasında ise kendi kurduğu Atölye Peyker’de gönüllü olarak hem bireysel hem kolektif üretimler gerçekleştirdi.
Tüt, “Sanat travmayı tamamen silmez; fakat duyguların işlenmesine, farklı yollarla ifade edilmesine imkân tanır. Çocukların ürettikleri imgeler ve hikâyeler, bana da kendi yaralarımı görme ve dönüştürme fırsatı sundu. Bu, ortak bir hafızanın ve ortak bir dönüşümün başlangıcıydı.” diyor.
Tüt’ün Kürt kimliği ve aktivist duruşu, sanatının merkezindeki politik hattı güçlendirdiği kadar, hedef olmasının da nedeni oldu. Türkiye’de devlet baskısı ve Hizbullah tehditleri arasında yaşamını sürdürmek zorlaştı. 2023’te göç etmek zorunda kalan Tüt, bu kez sanatına “geçicilik”, “aidiyetin belirsizliği” ve “hafızanın yeniden tanımlanması” temalarını ekledi.
Hafızanın görsel arşivi
Taşla ürettiği kayık formundaki heykeller, denizlerde yaşamını yitiren mültecilerin hikâyelerini taşırken; puzzle formundaki eserler, sınırların, savaşların ve parçalanmış yaşamların metaforu haline geldi. Onun üretimleri, hem kişisel hem kolektif hafızanın görsel bir arşivi olarak okunuyor.
Erdal Tüt, bugün Hollanda’da mülteci kampında yaşasa da, sanatının ve direnişinin sınır tanımadığını her yeni çalışmasıyla göstermeye devam ediyor.
Kaynak: nupel.tv
Bu habere ilk yorum yapan sen ol.