2017-06-17 15:00:00
Yıllar geçiyor…
İnsanlar ölüyor, yenileri doğuyor, yeni kentler kuruluyor, kentler yıkılıyor, haritalar değişiyor…
Ama bizde hiçbir şey değişmiyor.
Eski anlayış, eski yaklaşım, eski düzen…
Oysa hiç kimsenin olmadığı kadar, bizim ihtiyacımız var değişime, ilerlemeye, bilinçlenmeye…Hiç kimsenin hakketmediği kadar ihtiyacımız var hizmete. Çünkü yeryüzünde en çok biz hakkediyoruz hizmeti.
Artık birileri görsün diye yapılan hizmet anlayışı tarihin çöplüğüne gömülmelidir. Halk hizmeti koşulsuz ve kusursuz olmalıdır. En küçük hizmeti bir lütufmuş gibi sunmak, amatör ve etkisiz bir hizmettir ve asla vicdani değildir. Çünkü yaşam, sunulmuş bir armağandır insana ve bu armağana hizmet, hepimizin temel görevi ve sorumluluğudur.
Hizmetin en önemli makamı ve yeri de belediyelerdir. Belediyeler, devletin küçültülmüş bir halidir. Bu yüzden bir devletin yapması gereken hizmetler neyse, belediyelerin de aynı ciddiyet ve sorumlulukla çalışmalarını yapması gerekir.
Peki bizim belediyelerimiz ne durumda, neler yapıyor? Asıl sorun bu değil. Asıl sorun, belediyelerimizin neler yapması gerektiği…İrdelememiz gereken asıl surun bu.
Haydi başlayalım o zaman.
En baştan şunu unutmamak lazım: Artık halk hizmet bekliyor. Belediye çalışanları hizmet etmek zorundalar. Ancak bu hizmet, klasik hizmetten öte farklı ve hızlı olmak zorundadır. Belediye başkanları, şimdiye kadar alışagelmiş, sıradan hizmet anlayışını aşmalı ve daha farklı bir hizmet modeli geliştirmelidirler.
Bununla birlikte, unutulmaması gereken hususlardan biri de, artan nüfus realitesidir. Artan nüfus beraberinde sanayi, ticaret, ulaşım gibi konularda sorunlar getirir. İşte bu yüzden ortak malların üretimi ve bölüşümü, ortak pazar alanlarının açılımı, üretimi teşvik edici adımların atılması, yerelciliğin ilerideki dönemlerde olmazsa olmaz hizmetleri arasında olmak zorundadır.
Artık belediyelerin günlük hayatın sıradan çalışmalarını gündeme getirmeleri, tam anlamıyla abes olacaktır. Yol, su, içme suyu, ulaşım, park yapımı ve bakımı, kirli suları arıtma gibi çalışmaları gündeme bile getirmemeleri gerekir.
Artık belediyelerin yeni atılımlar, yeni devrimler yapmaları zorunlu hale gelmiştir. Çalışmalarını ekonomik, kültürel ve sosyal alanlarda yoğunlaştırmalıdır. Belediyeler, toplumun refah düzeyini yükseltecek ekonomik ve sosyal içerikli çalışmaları bir an önce, hemen hayata geçirmek zorundadır. Aynı zamanda toplum üyelerine yönelik psikolojik destekli çalışmalar yapmak zorundadır. Bu temelde yoksullara ve kimsesizlere elini uzatabilmeli, toplumun ekonomik dengesini düzenleyebilecek yeni çalışmalara imza atabilmelidir.
Bununla birlikte belediyeler, yeniliklere her daim açık olabilmelidir. Ekonomik ve ekolojik kaynaklarını verimli ve etkin kullanmayı başarabilmeli, gelişen teknolojiden yararlanabilmedir. Örneğin e-belediyecilik anlayışı kullanımı başlamalı ve arttırılmalıdır.
Çağdaş ve başarılı bir belediyenin çalışma ilkeleri ve belediye başkanlarının özellikleri şöyle sıralanabilir.
- Belediyelerin çalışmaları İnsan odaklı; katılımcı, çoğulcu, öz yönetimci olmalıdır.
- Belediyeler çevreye ve çevre sorunlarına duyarlı ve onu koruyan olmalıdır.
- Belediyelerin yönetim biçimi demokratik olmalıdır. Bu temelde belediyeler toplumcu, özgürlüklerden yana tavır takınmalı; farklı gruplara duyarlı olmalı; kolektif çalışmayı benimsemiş olmalıdır.
- Belediyeler eşitlikçi ve koşulsuz kabul edici bir anlayış geliştirmelidir.
- Doğal yaşamı korumaya ve geliştirmeye duyarlı olmalıdır.
- Belediyeler, çalışanların emeğine saygı duymalıdır.
- Belediyeler, gücünü halktan almalıdır.
- Ekonomik ve kaliteli hizmet sunmalıdır.
- Bütün işleyiş modeliyle hesap verebilen, halka açık olan şeffaf bir model geliştirmelidir.
Bir diğer çalışma da mimari alanda yapılmalıdır. Torpilden uzak bir anlayış geliştirilebilmeli, “işe göre eleman” anlayışını geliştirilebilmelidir. Bu temelde şehir planlaması, kentsel tasarım gibi konularda ilgili meslek kuruluşlarıyla iş bölümü yapılmalıdır.
Aynı şekilde sivil toplum kuruluşlarıyla, tüketici dernekleriyle çok güçlü bir iletişim ağı kurulabilmeli, gerekli hallerde bütün resmi ve sivil kurum ve kuruluşlarla işbirliğine gidilebilmelidir.
Önemli bir diğer nokta da şudur: Belediye faaliyetlerinin çok açık, şeffaf ve anlaşılır hale getirilmesi gerekir. Halkın kafasında soru işareti olabilecek tüm çalışmalar, halkın anlayabileceği hale getirilmelidir.
Sokak çalışmaları da önemli bir belediyecilik çalışmasıdır. Çevre kirliliğine neden olabilecek afiş, broşür, evsel atık gibi durumlar şehir merkezinden temizlenmeli.
Tüm bunların yanı sıra, Van’daki belediyeciliğin kalitesini düşüren iki önemli nokta. Belediyeler ne yaparlarsa yapsınlar, ne kadar çalışırlarsa çalışsınlar, bu iki durum değişmediği sürece hiçbir çalışma yapmış sayılmaz. Bunlardan biri dilenci sorunu, öteki de şehir içindeki inşaat ve kaldırım sorunu…
Şehrin her tarafında dilenci var ve sayıları gittikçe artıyor. Trafik ışıklarında, sokakların her köşe başında dilenci var. Marketlerin önünde, fırınların önünde, devlet dairelerinin önünde, otellerde, parklarda dilenciden geçilmiyor. Şimdiye kadar dilenci sorununu çözmek için hiçbir şey yapılmadı.
Bir diğer konu kaldırımlar…Kaldırımlar amacının dışında kullanılıyor. Esnaf, kaldırımları teşhir amaçlı kullanıyor ve yürümek için kaldırımlarda yer kalmıyor.
Sadece bu da değil. Caddeler de teşhir amaçlı kullanılıyor. Kimi ara caddeler tüplerle, kartonlarla, taşlarla trafiğe kapatılıyor. İnşaat alanları tam bir rezalet.
Konunun başında belirttiğim gibi, belediyecilik hizmet alanlarıdır. Siyasi çıkar, göz boyama, yaranma için yapılan belediye çalışmaları ciddiyetten ve hizmetten uzaktır. Bu yüzden belediye çalışmaları söz konusu olduğunda, yetkililerin bütün “taraf”larını bir kenara bırakmaları gerekir. Çünkü belediyeler, samimi çalışma alanlarıdır.
O zaman biz susalım, belediyeler çalışsın!