Türkiye’nin en fazla küçükbaş...
MEBİT

Van'da yün işleyecek tesis yok, emekler heba oluyor!

Türkiye’nin en fazla küçükbaş hayvan varlığına sahip illerinden biri olan ve tarım ve hayvancılık kenti olarak bilinen Van sahip olduğu büyük potansiyeli olan yünü değerlendiremiyor.

Abone Ol

2025-11-11 13:48:27 | Son Güncelleme : 2025-11-16 02:18:01

Van'da yün işleyecek tesis yok, emekler heba oluyor!

Hem büyük hem de küçük baş hayvancılığın yoğun yapıldığı ve bolca hayvansal ürünün çıktığı kentte her yıl tonlarca yün işleme tesislerinin olmaması nedeniyle yün ya yakılıyor ya da çöpe atılıyor. Geçmişte köylü için hem gelir hem de el emeğiyle şekillenen bir üretim alanı olan yün, günümüzde neredeyse tamamen ekonomik değerini yitirdi.

Bir zamanlar onlarca kişiye ekmek kapısı olan yün iplik fabrikasının yıllar önce kapanmasıyla birlikte, kentin önemli bir üretim kolu da tamamen ortadan kalktı. Geleneksel üretim yerlerinin bir bir kapandığı Van'da artık yün, ekonomik bir değer olmaktan çıkarken, üreticiler bu durumun değişmesi için çözüm arayışında. Vanlı üretici Ercan Ensari, Şehrivan Gazetesi'ne yaptığı açıklamada, yünün hem ekolojik hem de kültürel açıdan yeniden değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, yerel yönetimleri ve kurumları bu konuda destek vermeye davet etti.

ENSARİ: VAN, HAYVANCILIK POTANSİYELİNİ DEĞERLENDİREMİYOR

Ensari, Van’da hayvancılığın değerlendirilemediğini belirterek, “Ben 2018 yılından bu yana Gürpınar’da hem süt sığırcılığı hem de küçükbaş hayvancılık yapıyorum. Gürpınar, yüzölçümü bakımından Türkiye’nin en geniş ilçesi ve en verimli meralarından bazılarına sahip. Bu topraklar küçükbaş hayvancılığa çok elverişli. Ancak son yıllarda ne yazık ki ekonomik zorluklar, yem fiyatlarındaki artış ve gençlerin kırsaldan göç etmesi nedeniyle bu potansiyel tam olarak değerlendirilemiyor.” dedi.

VAN’DA YÜN ARTIK EKONOMİK DEĞER OLMAKTAN ÇIKTI!

Hayvancın eti, sütü ve yününden faydalanılmadığını dile getirerek, “Bölgede yaklaşık 600-700 bin civarında küçükbaş hayvan var, Van genelinde ise bu sayı 3 milyonu aşıyor. Yani burası Türkiye’nin en güçlü küçükbaş üretim merkezlerinden biri ama üretici, sadece et ya da sütle gelir elde ediyor; yün artık neredeyse tamamen ekonomik bir değer olmaktan çıktı. Oysa geçmişte yün, köylünün el emeğiyle işlediği, gelir sağladığı ve kültürümüzü yaşattığı bir üründü. Şimdi ya çok düşük fiyatlara satılıyor ya da çöpe gidiyor.” diye aktardı.

VAN’DA HER YIL TONLARCA YÜN ÇÖPE GİDİYOR!

Ensari, Van’da yünün ya çöpe gittiğini ya da yakıldığını aktararak, “Aslında bu fikir, hem gözlemden hem de üreticinin içinden gelen bir ihtiyaçtan doğdu. Her yıl tonlarca yün çöpe gidiyor. Bazı köylüler yünü yakıyor, bazıları dere kenarına döküyor. Çünkü alıcısı yok, işleyeni yok. Ben dedim ki, neden bu kadar doğal ve değerli bir hammaddenin kıymeti bilinmiyor? Yün hem ekolojik hem dayanıklı hem de sürdürülebilir bir malzeme. Bugün dünyada doğal liflere büyük bir dönüş var.” ifadelerini kullandı.

“GÜRPINAR’DA DOĞAL TEKSTİL ATÖLYESİ KURMAK İSTİYORUM”

Ensari, Gürpınar’da küçük ölçekli bir yün işleme ve doğal tekstil atölyesi kurma hedefi olduğunu da belirterek, “Avrupa’da insanlar el dokuması, organik tekstil ve keçe ürünlerine yöneliyor. Bizim elimizde bu kadar çok hammadde varken, neden biz üretmeyelim? Benim hedefim, Gürpınar’da küçük ölçekli ama etkili bir yün işleme ve doğal tekstil atölyesi kurmak. Yani bu proje, sadece bir üretim tesisi değil; köydeki kadınların, gençlerin, ailelerin de katılabileceği bir ekonomik dönüşüm modeli.” diye konuştu.

“KIRSALDA ÜRETİMİN BEL KEMİĞİ KADINLARDIR”

Kırsalda kadın emeğinin görünmez ancak üretimin bel kemiği olduğuna dikkat çeken Ensari, “Projede kadın emeği vurgusu da önemli çünkü kırsalda üretimin en görünmeyen ama en güçlü tarafı kadınlardır. Yün, geleneksel olarak kadın emeğiyle yıkanır, eğrilir, örülür, işlenir. Bu bilgi nesilden nesile aktarılmıştır ama son yıllarda kıymeti bilinmediği için unutulmaya başladı. Ben istiyorum ki, bu bilgi yeniden gün yüzüne çıksın. Atölyemizde kadınlar yün yıkama, ip eğirme, keçe yapımı ve dokuma alanlarında çalışsınlar. Hem ev ekonomisine katkı sunsunlar hem de kendi markalarıyla üretim yapsınlar. Bu sayede hem kadın istihdamı artacak hem de yerel el sanatları yeniden canlanacak. Her zaman şunu söylüyorum: “Köydeki kadın üretirse, köy de kalkınır.” dedi.

“NORDUZ YÜNÜ” MARKASIYLA YOLA ÇIKTI

“Norduz Yünü” markasıyla yola çıktığını dile getiren Ensari, “Norduz, Gürpınar’ın adeta simgesidir. Norduz koyunu hem dayanıklılığı hem de verimliliğiyle bilinir. Et kalitesi yüksektir, yünü ise keçe yapımında ve el dokumasında oldukça değerlidir. Bu ırk, sadece hayvansal üretimde değil, Van’ın kültürel kimliğinde de yer etmiş bir değerdir. Bu nedenle “Norduz Yünü” markasıyla yola çıkmak istiyorum. Bu isim, hem yöreye aidiyeti yansıtır hem de pazarda özgün bir yer edinmemizi sağlar. Hayalim, birkaç yıl içinde “Norduz Yünü”nü Türkiye genelinde bilinen bir doğal ürün markasına dönüştürmek. Bu markayla üretilen keçeler, kilimler, çoraplar, battaniyeler belki ileride “Van’ın el emeği” olarak turistik ürünlerde bile yer alabilir.” ifadelerini kullandı.

“KÜÇÜK BİR TESİS ONLARCA KİŞİYE İŞ İMKÂNI YARATIR”

Ensari, destek mekanizmalarının önemine değinerek, “Bu tür girişimlerin sürdürülebilir olması için mutlaka altyapı desteği gerekiyor. Biz üreticiler olarak büyük sermayelerle hareket edemiyoruz, ama işin özünü biliyoruz. Bu noktada KOSGEB, TKDK (Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu), Tarım İl Müdürlüğü gibi kurumların destekleri hayati önem taşıyor. Basit bir yün yıkama ve tarama tesisi kurulsa, bu bile onlarca kişiye iş imkânı yaratabilir. Daha sonra bu yün, kooperatifler aracılığıyla keçe, kilim, yastık, el örgüsü ürünlere dönüştürülebilir. Yani mesele sadece bir üretim değil; ham maddeden markaya uzanan bir değer zinciri kurmak. Buna bir kıvılcım lazım, biz o kıvılcımı yakmak istiyoruz.” diye aktardı.

VAN’DA YÜN, KIRSAL KALKINMANIN ANAHTARI OLABİLİR…

Van ve Gürpınar için yün ekonomisinin canlanmasının katkılarını dile getiren Ensari, “Bu sadece ekonomik bir mesele değil; aynı zamanda kültürel ve çevresel bir dönüşüm olur. Yün, doğanın bize armağanı. Çevreyi kirletmeden üretilebilir, geri dönüştürülebilir, uzun ömürlüdür. Eğer bu kaynağı doğru değerlendirirsek, hem çevreyi koruruz hem de istihdam yaratırız. Bugün Gürpınar’da yüzlerce aile geçimini küçükbaş hayvancılıktan sağlıyor. Eğer yün işlenip değerlense, her aile yıllık birkaç bin lira ek gelir elde eder. Bu da bölge ekonomisini ciddi anlamda rahatlatır. Kısacası, Van ve çevresi için yün sadece bir yan ürün değil, geleceğin kırsal kalkınma anahtarı olabilir.” dedi.

ÜRETİCİ ENSARİ’DEN ÇAĞRI: PROJELERE DESTEK VERİLSİN, VAN’IN YÜNÜ YENİDEN HAYAT BULUR

Ensari, verilen desteklerle yünün tekrar kullanılacağına inandığını belirterek, “Ben bu topraklarda doğdum, büyüdüm, üretmeye devam ediyorum. Bütün hayalim, kırsalda üretimin yeniden değer kazanması. Çünkü köyün gücü, toprağın bereketiyle, emeğin birleştiği yerde ortaya çıkar. Yün projesi belki küçük bir adım ama bu adımın etkisi büyük olabilir. İnanıyorum ki birkaç yıl içinde Gürpınar’da yün çöpe gitmeyecek, her gramı değer bulacak. Belki bugün hayal gibi görünür ama biz üreticiler bu işe gönül verdik. Yeter ki inanılan projelere destek verilsin, Van’ın yünü yeniden hayat bulur.” şeklinde konuştu.

  • Etiketler : EKONOMİ
  • YORUM YAP
    Yorumlar (0)

    Bu habere ilk yorum yapan sen ol.

    ÖNERİLENLER