2012-04-07 07:12:00 | Son Güncelleme : 2025-08-01 10:06:49
Yasemin Çongar
Geçmişi kayıp, geleceği müphem bir diyarda
* Yasemin Çongar’ın bu yazısı YA DA köşesinde değil, EX LIBRIS / DÜNYA BUNLARI OKUYOR adlı köşede yayımlanmıştır.
***
Evden ayrılmak bir nevî cihaddır aslında. Bir cihet arayışıdır; kaybolmayı göze almak, yönünü tek başına bulmaya cüret etmektir. Evden ayrılmadan kendine varamazsın, evden ayrılmadan büyüyemezsin. Nerden öğrendik tam bilmiyorum ama böyle öğrendik biz. Hemingway’in her hikâyenin sonunda kasabayı terk eden delikanlılarını sevmeme ihtimalimiz olmadı hiç. Seyyarlığı, seyyahlığı, sürgünü, ait olmamayı ve çok uzun kalmamayı seçenleri nedense kendimizden bildik. “Biz” derken bir kavimden, bir kuşaktan söz etmiyorum elbet. Biz, belki de sizsiniz: “Kim bu biz” sorusu zihninde belirmeden okuyanlarınız şimdi; kasabadan ayrılan delikanlıyı her düşündüğünde “nihayet” diyenleriniz; hangi yaşta, hangi meşrepten olursanız olsun, evinizi görünüşte hiç sebepsiz, ama aslında başka türlüsü mümkün olmadığı için terk ettiğinizi kimselere anlatmazken, bunu içten içe bilenleriniz.
Çok sevdiğim bir cümlesinde, “Seyahatte ilk keşfettiğin şey” der Elizabeth Hardwick, “artık varolmadığındır.” Kapıyı çekip çıktığında zira, sadece evi ve evdekileri değil, kendini de bırakırsın geride. Eşiği geçtikten sonra, artık her adımınla seni tanıyanlardan uzaklaşırsın. Senden, isminden, eskilerin ve ümitlerinle seni “sen” yapan her şeyden bîhaber bir dünyaya doğru ilerlersin. Bazısı için kendi sokağının sonunda başlar isimsizlik; yüzleri birer tüketim mâmulü gibi zahirî âlemlerde gezinip duran talihsizlerinse denizler aşması, ücralara varması gerekebilir. Ama sonunda bir an gelir ve senin için “bakir” bir diyarda, herkes için “sır” bir adam, “sır” bir kadın olarak yürürsün bir süre. Evinden uzak yerlerde, onlar seni bilmezler, sen onları bilmezsin. “Biz”den bir meslektaşın deyişiyle, sen evden uzaklaştıkça “isminin kudreti de, cezası da geride kalır.” Bilinmeyenin bağrına açılan her seferin, her gözüpek göçün özeti de bu değil mi aslında?
Her göç, insanın kendinden dışarı bir adım atmasıyla başlamıyor mu? Ve her göç, ebediyen eksik bir kopuş olarak kalmıyor mu? Her göç, nihayetinde bir yerinden bölmüyor mu insanı? Bir ayağı arafta yaşamak değil mi göçmenlik?
.......
Bu habere ilk yorum yapan sen ol.