Van, Türkiye’nin en yüksek dep...
MEBİT

Van hasar görebilirliği yüksek bir il! Yönetim ve Denetim istenilen seviyede değil

Van, Türkiye’nin en yüksek deprem riskine sahip illerinden biri… 1941 Erciş, 1976 Çaldıran ve 2011 Van depremleriyle yüzlerce can kaybeden şehir, bu büyük afetlere rağmen afetlere karşı tam anlamıyla hazırlıklı değil.

Abone Ol

2025-08-04 15:31:31 | Son Güncelleme : 2025-08-06 08:55:02

Van hasar görebilirliği yüksek bir il! Yönetim ve Denetim istenilen seviyede değil

Avrasya ve Arap levhalarının sıkışma bölgesinde hem Kuzey hem Doğu Anadolu Fay hatlarının kesişiminde yer alan kent sürekli bir deprem riski oluştururken depremle birlikte kent farklı afetlerin de yaşanması olağan kentlerin başında geliyor. Son dönemlerde Türkiye genelinde yaşanan afetler Van için de tedbir alınması zorunluluğu oluştururken bu yöndeki çalışmalar da her geçen gün artıyor. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde kentin afetselliği son yıllarda sıkça konuşulurken bu kapsamdaki çalışmalardan birini üniversiteden Dr. Fırat Erol tamamladı. Doktora tezinde afetsellik ve afet ile mücadele çalışan Erol, bu çalışmadan hareketle kentin afetselliği üzerine de çalışmalar gerçekleştirdi. Şehrivan aracılığı ile Van’ın afetselliği ve afetle mücadelesi üzerine konuşan Erol, şehrin acilen hayata geçirmesi gereken 10 stratejik adımı açıkladı.

EROL: VAN HASAR GÖREBİLİRLİĞİ YÜKSEK BİR İL

Deprem kenti Van’ın afetselliği üzerine çalışmalar yapan ve önemli tespitler elde eden çalışmalar yapan Dr. Erol, deprem kenti Van’da acilen yapılması gereken 10 stratejik afet yönetim uygulaması başlıklı değerlendirmesinde önemli konulara değindi. Öncelikle kentin afetselliği üzerine konuşan Erol, şu ifadelere yer verdi; “Bilindiği gibi Van İli afetsellik bakımından yüksek risk içeren bir konuma sahiptir. Çok çeşitli ve çok aktörlü olarak değişkenler/faktörler, hasar/zarar görebilirliği tetiklediği gibi maruz kalabilirliği de yüksek seviyelere çıkarabilmektedir. Zira geçmişten bu yana kentte yaşanan depremlerin yıkıcılık seviyesi, başta tedbirsizlik ve denetimsizlik olmak üzere, hazırlıksızlık, bilinçsizlik, görmezden gelme, kadercilik, maliyetlerde ucuza kaçma, kaçak yapılaşma, plansızlık, hızlı nüfus artışı ve göç, doğa tahribatı, deprem gerçeğini kabullenememe, alışkanlıkların devamı, yapılaşmada plansızlık, rantsal hesapların devamı toplumsal yapı ve kurumların afetlere karşı yanlış politikaları gibi pek çok faktörle daha da çok artmıştır.”

VAN TÜRKİYE’YE ÖRNEK OLABİLİR!

Erol, sözlerini şöyle sürdürdü; “Şu bir gerçek ki afetlerin oluşumu engellenemez. Öyleyse olması gereken afetlere karşı etkin bir dirençlilik sağlamaktır. Bu anlayışı uygulamak çok zor değil. Zira Japonya, Şili, Endonezya, Yeni Zelanda, ABD, Çin bunu nasıl başardıysa Türkiye de bu ülkelerin yakaladığı afet yönetim başarısını yakalayabilir. Mesela Van bu başarının simgesi olabilir. Neden olmasın ki? Düşündüğümüzde Van bulunduğu konum itibariyle, tektonik olarak Avrasya ve Arap Levhalarının sıkışma bölgesinde yer almaktadır. Bu bölgenin hem KAF ve DAF hattının kesişme noktasında yer alması hem de Türkiye-İran sınırı ile Van gölü havzasında yer alan irili ufaklı fay zonlarına ev sahipliği yapması, afetsellik düzeyinin yüksek olduğunu göstermektedir. Öte yandan kent; Erciş, Muradiye, Başkale ve Çaldıran gibi önemli faylar ile bir geçiş noktasını kapsamaktadır. Bu tablo bile kentin afetselliğini ortaya kayar niteliktedir. Kaldı ki, kentte meydana gelen mekânsal dağılım haritası, durumu tüm çıplaklığıyla göstermektedir.

“VAN GEÇMİŞTE BÜYÜK ZARARLAR GÖRDÜ”

“Bu bilgiler ışığında geçmişte kentte yaşanmış depremler incelendiğinde, sadece üç önemli deprem olan; 1941 Erciş (5.9), 1976 Çaldıran (7.5) ve 2011 Van depremlerinde (7.2/5.6) pek çok can ve mal kaybı söz konusudur. Örneğin sadece 1941 Erciş depreminde en az 200 kişi can kaybına uğramışken, 36 köy de tamamen yok olmuştur. Yine 1976 Çaldıran depreminde, 615 can kaybı yaşanmışken ilçenin %95’i tamamen kullanılmaz hale gelmiş, köyler yıkılmış, depremin yıkıcı etkileri Ağrı iline kadar çarpan etkisi yaratmıştır. Son yıkıcı deprem olan 2011 Van depremlerinde ise 644 can kaybı söz konusudur.”

“VAN’DA YÖNETİM VE DENETİM İSTENİLEN SEVİYEDE DEĞİL

“Bu depremler de neredeyse 3 yıl süren sarsıntıları beraberinde getirmiş ve kent hasar/zarar görebilirlik bakımından çok ciddi zarar görmüştür. Gelinen noktada Van, gerek yaşamış olduğu yıkıcı depremler gerekse de Türkiye geneli yaşanmış depremlerden hala ders çıkarmış değildir. Çünkü başta kentin yapı stoğu olmak üzere eğitim, afet kültürü, afete hazırlık, risk yönetimi, kaçak yapılaşma, zemin ve yerleşim yeri, çevre ve ekosistem, ekonomi, planlama-koordinasyon ve denetim, kurumlararası iletişim gibi pek çok alanda beklenilen seviyeye gelememiştir.”

“AFET YÖNETİMİ EKİP İŞİDİR”

Afet yönetimi konusunda yapılması gerekenleri de sıralan Erol, konuyla ilgili olarak; “Afet yönetimi, ciddi bir iştir. Ekip ister kültür ister, bilinç ister, planlama- koordinasyon ister, birikim ister, süreç ister, en önemlisi de risk yönetimi bağlamında hazırlık ister. Zira afet yönetimi, en genel anlamıyla doğa olaylarını afete dönüşmeden önce kontrol altına alınabilmesi ve afetin yıkıcılık etkisini en aza indirebilme amacını hedefleyen bir yönetsel durumdur. Buradan hareketle toplumun tüm gücünü kullanarak afetin yıkıcı etkisini en aza indirme amacı içeren afet yönetim süreci, mevcut kaynakları organize etme, tehlikelere karşı hazırlıklı olma ve olay sonrası normal hayata geçişi sağlama amacıyla yapılan planlama, karar verme ve süreci yönetme aşamalarının tümüdür. Öyleyse doğal afetlerin sürekli olarak oluşumunu sürdürmeye devam edeceği ön koşuluyla, bu doğa olaylarının yıkıcı bir afete dönüşmesini engelleyecek veya en aza indirecek tek silah, yıkıcılığa karşı direnç göstermek yani olası riskleri milimize ederek hazırlık çalışmalarını etkin yürütme anlayışı olacaktır. Çünkü afetler, çok aktörlü ve çok bileşenli olaylardır.”

EROL’DAN KENT İÇİN 10 MADDELİK AFET YÖNETİM PLANI

Son olarak 10 maddelik bir eylem planı açıklayan Erol, afet yönetiminde çok faktörlü bir planlamanın şart olduğunu söyledi. Yapı stoğu, eğitim, ekonomi ve zemin durumu afetselliğin en önemli faktörlerden olduğunu söyleyen Erol, bu noktadan hareketle kentte, afet yönetimi çerçevesinde atılması gereken 10 stratejik adımı şöyle sıraladı:

1-Risk önleme ve azaltma çalışmaları yapılmalı. Kentin risk haritası çıkartılarak en riskli bölgelerden başlanarak dirençlilik sağlanmalı.

2-Mikro bölgeleme çalışmaları başta olmak üzere, tespitleme, bina karne sistemi, databank, zemin etütleri, yerleşim yeri belirleme, kat planlamaları, ruhsat-izin işlemleri gibi pek çok alanda şeffaf, sürdürülebilir ve bilimsel yöntemler kullanılarak önleme/azaltma çalışmaları yürütülmeli.

3-Yapı stoğu incelenmeli, dönüştürülmeli, kontrol altına alınmalı ve dirençlilik esas alınarak katı kurallar uygulanmalıdır.

4-Afet teknolojileri, drone, robotik sistemler, ileri teknolojiler teşvik edilmeli ve halk bilgilendirilmeli.

5-Denetim fonksiyonu katı kurallarla yürütülmeli.

6-Toplum temelli afet eğitimleri verilerek kentin afet bilinci arttırılmalı.

7-Kentim tüm paydaş kurumları arasında iletişim sistemi geliştirilerek tahliye planlamaları, haberleşme, ulaşım, alt/üst yapı, depolama ve lojistik, ekipman eğitimli ve gönüllü personel gibi alanlarda iyileştirme ve devamlılık sağlanmalı.

8-STK-Üniversite-Merkezi yönetim-Yerel yönetim işbirliği afet odaklı şekilde yürütülmeli, projeler geliştirilmeli ve risk yönetimi aktif şekilde amasız, fakatsız yürütülmeli.

9-Afet yönetimi/yönetişimi/yöneticisi bilgi birikimi yüksek karar vericilerce yürütülmeli.

10-Kentin ekonomisi çok faktörlü olarak yükseltilmeli ve kent özelinde bir afet fonu sistemi geliştirilerek elde edilecek kaynak ile afetsellik faktörleri kontrol edilebilir seviyeye çekilmelidir.


TOPLUMSAL FARKINDALIK İLE VAN TÜRKİYE’YE ÖRNEK OLABİLİR

Erol son olarak da kentin Türkiye’ye örnek olacak bir afet planlaması yapabilecek noktaya gelmesi gerektiğini önererek şu sözlere yer verdi; “Afet, bir kader değildir. Çünkü doğa olaylarının afete dönüşmesi insan unsurunun yanlış tutumu sonucu oluşmaktadır. Van, geçmişten bu yana deprem afeti başta olmak üzere çeşitli afet olayları dolayısıyla yıpranmış durumdadır. Bize düşen kenti ayağa kaldıracak bilimsel yöntemleri ön plana çıkararak afetlerin yıkıcılığını önlemek veya en azından kontrol altına almaktır. Bu anlayış, ancak ve ancak hazırlık ile mümkündür. Dolayısıyla sadece merkezi ve yerel yönetimlere değil toplumsal farkındalık bakımından kentin tüm kesimlerine ayrı ayrı görevler düşmektedir. Van, neden afet yönetiminde örnek gösterilecek bir kent olmasın ki?”

ŞEHRİVAN

  • Etiketler : DEPREM VAN
  • YORUM YAP
    Yorumlar (0)

    Bu habere ilk yorum yapan sen ol.

    ÖNERİLENLER