Yazarlar

LOKMAN HEKİM YILBAŞI

Orada, Bir Köy Var Uzakta…

Türkçe öğretmeni yazdı: "Bugün hiçbir köyümüzde okul binası eksikliği yaşanmazken, bu okul binalarının yaşatılmasında ve içinin doldurulmasında büyük eksiklikler ve yanlış uygulamalar maalesef mevcut"

Abone Ol

2025-12-31 00:51:13

Üniversiteden çok sevdiğim bir hocam, çok bilinen “Dağlar” türküsünün “Orda bir köy var uzakta/Gitmesek de görmesek de/ O köy, bizim köyümüzdür.”  dizelerini söylemiş; neden gidip bu köylerdeki köy okullarını görmediğimizi düşündürmüştü. Sahi, gidip görmediğimiz bu köylerdeki okullara karşı sorumluluğumuz yok mudur? Başka bir deyişle varlığını bilmenin verdiği bu yetinme, her şeyi çözer mi?

 

Gidip görmediğimiz ama varlığını bilmekle yetindiğimiz bu köylerdeki okullar, bizde yurtseverliğin çekirdeğinin en masumane ve en güçlü filizlendiği yerlerdir. Buradaki okulların kapısı açık, penceresinden içeri soluk ışıklar sızarken öte yandan sessizliğin ortasında kalakalmış ve açılmamış sahipsiz bir mektuptur. Sahipsiz olan bu mektuplar, coğrafya olarak kent merkezlerinden uzak kalırken toplumun ilgi merkezinden de uzakta kalmıştır. Hatırlamak ve sahip çıkmak için bir sorun çıkmasını bekleriz oysaki bir ülkenin kalkındırılmasında en saf umudu ve potansiyelini içeren bu açılmamış hazine sandıkları, gidilip görülmesi ve sahip çıkılması gerekilen yerlerdir.   Tabi burada görmenin anlamı şöyle bir bakıp geçmek değil, bağ kurmak ve ilgi merkezimizin odağına almak olarak yormamız gerekir.

 

Bugün hiçbir köyümüzde okul binası eksikliği yaşanmazken, bu okul binalarının yaşatılmasında ve içinin doldurulmasında büyük eksiklikler ve yanlış uygulamalar maalesef mevcut.  Hâlihazırda köyden kente olan göç akışı da bu köy okullarının içini niceliksel olarak boşaltırken, bu boşalma beraberinde nitelikli eğitimin kalitesini de eroze etmektedir. Buradan başlayan aşınma, ilerde kaliteli bir eğitim mutfağını doğal olarak oluşturmamaktadır.  Bu problemin en temel sorununu şehir merkezlerine uzak kalan bu köylere atanan öğretmenlerin buralarda kalmak istememesinden kaynaklanan; bu öğretmenlerin talepleri üzerine görevlendirme ile ilçe merkezlerine ya da ilçe merkezlerine yakın köylere çekilmesi, onların kadrolarının bulunduğu okullara da alanı sınıf öğretmenliği olmayan öğretmenlerin ya da herhangi bir bölümden mezun olan lisans/ön lisans mezunu kişilerin ücretli öğretmen olarak yollanmasıdır.

 

Bu sirkülasyon, bazen bir okul için eğitim öğretim yılı içerisinde tek bir seferde olmayıp birden fazla tekrarlandığında öğrenciler için olumsuz sonuçlara yol açmaktadır. Bu sonuçların en bilineni: Öğretmenin sürekli değişmesiyle ya da öğretmen olmayan birinin öğretmen olarak görevlendirilmesiyle çocukların yeterli düzeyde öğrenmemesi, yaşına göre uygun temel müfredattan eksik kalması, gittiği ortaokul kurumunda rutin olan ders konularını anlayamaması ve ortaokul kurumlarının da bu noktada sorun yaşamasına neden olmaktadır. Bu bağlamda gidip görmediğimiz ve üzerine yeterince düşmediğimiz bu köy okulları eksik, niteliksiz, sıradan yapılara dönüşmektedir.

 

Tabi burada sorunu teknik eksikliklerle sınırlı tutarak yalnızca idari eksiklikleri ya da sistemsel aksaklıkları görmek eksik ve haksız bir bakış açısı olur. Köydeki okullarımızın bu noktaya gelmesinde gösterdiğimiz sessizlik ve mesafenin de katkı payı oldukça nitelikli bir çoğunluk gösterir. Çünkü bir okul yalnızca öğretmeniyle, sistemiyle ya da idaresiyle değil; çevresiyle, sürekli sahiplenilişiyle, bağ ve sorumluluk duygularının güçlenmesiyle ayakta kalır. Bunları göz ardı ettiğimizde sorunlar görünmezliğiyle büyüyerek çoğalırken, eğitim bütünümüzün temel çekirdeklerinden olan köy okullarımızın da eroze olmasındaki şiddeti arttırmaktadır.

 

Konunun bütününe ise yapılandırıcı, çözümsel, umutlu ve iyimser bir bakış açısıyla yaklaşıp sorunlara çözüm üretmek duygusu, bizde köy okullarının yalnızca eksikliklerin konuşulduğu alanların olmadığını gösterebilir. Bu küçük ama işlevsel olan okullar, doğru bir kullanım ile birebir eğitimin mümkün olduğu; doğayla, üretimle, toplumsal dayanışma bilincinin yüksek olduğu bir öğretme ortamı; şehirlerde aranan erdemlerin ve hasletlerin köy kültürünün getirdiği köy okullarında mevcut olduğu ve yine şehirlerde aranan pek çok alternatif eğitim modelinin köy okullarında mevcut olduğunu bilmek değeri bilinmeyen bu potansiyelin ortaya çıkmasını sağlayacaktır.

 

Bu okullara karşı toplumsal sorumluluğumuzu hatırlayarak şu soruyu kendimize sormamız gerekir: Orada bir köy olduğunu bilmek yeterli midir? Aslında o köydeki okulun geleceğinden de kendimizi sorumlu hissetmemiz gerekmez mi? Çoğunlukla yalnızca bildiğimiz ama yanına gitmediğimiz o köylerdeki okullar açılmayı bekleyen sessiz mektuplardır. Sessizce muhatabını arayan mektuplar… Bu mektupların muhatapları da yalnızca öğretmenler, idareciler ya da sistem değil; bu ülkenin geleceğine ortak bir paydaşa sahip olan bizleriz. Bunların hepsinin yanında köy okulları kurtarılmayı bekleyen yapılar değildir. Burada temelin tamamen sökülmesine ya da yıkılmasına gerek yoktur. Bir boya yapmak, akan çatıyı onarmak, üzerindeki o ağır tozu söküp atmak yeterli olacaktır. Başka bir deyişle köy okulları, hatırlanmayı, görülmeyi, gidilmeyi ve sahiplenilmeyi bekleyen ortak değerlerimizin en merkezinde yer alan bir hazinedir. Bu hazinenin sahip çıkılması yalnızca kurumların değil hepimizin ortak ve büyük sorumluluğudur.