Yazarlar

MEBİT

BİZ TOPLUMU

BİZ TOPLUMU

Abone Ol

2015-12-17 15:00:00

Türkiye heterojen bir toplumdur.  Bu tarz farklılıkları içinde barındıran bir ülkede,  sadece bir toplumu, etnisiteyi  baz  alıp devleti,  iktidarı,  eğitimi,  dini  ve  diğer  bütün  ilişkileri  o  toplumun  duyguları,  alışkanlıkları  ve  inançları  üzerinden şekillendirmek;  TC’nin  kuruluşundan bu  yana çok  ciddi  sorunlar  oluşturdu  ve  oluşturmaya  devam  ediyor.  Diğer bütün  toplumlar – kimlikler  Türk  toplumuna  dahil  edilmeye  zorlandılar.  ‘’Türk’’  olmak  çok  yüce  ve  özenilmesi  hatta itaat edilmesi  gereken  bir  kimlik  olarak  sunulmaya  başlandı.  Dayatmacı  ve  inkarcı  yöntemler  benimsendiği  ve  diğer toplumların  bu  topraklar  üzerindeki  hak  sahipliği  görmezden  gelindiği  için  toplumlar  arasında  ciddi  ve  derin ayrılıklar,  kopukluklar  yaşandı.  Öyle ki  ortaya  ‘’öteki  toplum’’,  ‘’öteki  sanat-edebiyat’’, ‘’öteki  dil’’  gibi  Türk toplumundan   olmayanları  anlatan kavramlar  çıktı.  Bu  ülkenin  toplumları  arasındaki  kamplaşmalar  mahalle  düzeyine kadar  indirgendi. Artık  ‘’Kürt  mahalleleri’’,  ‘’Türk  mahalleleri’’,  ‘’Acem  mahalleleri’’,  ‘’Çerkes  mahalleleri’’,  ‘’Roman mahalleleri’’  oluştu.

 

Türkiyede  Türk  toplumu ( egemen toplum)  ve  öteki  toplum  olmak  üzere  iki  toplum  var.   Bu  iki  toplum  arasında bazı ortak  paydalar  dışında  çok  büyük  farklılıklar  var  ve  bu  durum  giderek  toplumlar  arasında  derin  uçurumların açılmasına  yol  açıyor.  Peki  böyle  toplumlarda  farklı  toplumları  birbirine  yaklaştırmak  ve  aradaki  ciddi  sorunları çözmek  için  neler  yapılabilir.?  En  başta  bu  farklılıkları  ülkenin  kalkınması  ve demokratik  olgunluğun  oluşması  için bir  fırsat  olarak  görmek  gerekir.  Şöyle  düşünelim  yani.  Bir  bal  arısı  en  iyi  balı  yapmak  için  farklı  farklı çiçeklerden polenler  toplayıp  bir  araya  getiriyor.  Lezzetine  doyamadığımız  ve  bin  bir  derde  deva  olan  bu  bal,  farklı  çiçeklerin katkılarıyla  oluşmuştur.  Yani  Türkiyedeki  farklı  etnisiteden,  farklı  inanç  ve  mezheplerden,  farklı  yaşam  tarzından olan  insanlardan  bu  ülkenin  ‘’toplam  faydası’’  için  yararlanılabilir.  İnsanoğlu  eğer  gözünü  açıp  doğaya  bakarsa, doğadan  öğreneceği  ve  kendi  yaşamına  örnek  alarak  aktaracağı  güzel  şeyler  vardır.  Yapılması  gereken  bir  diğer şey  ise;  mevcut  devlet – iktidar  anlayışı ve  fonksiyonu  tamamen  değişmelidir.  Çünkü  bugünkü  sorunların çözülememesinin  sebebi   de  ulus – devlet  anlayışıdır. 


Tarihten  anladığım  kadarıyla  heterojen  toplumlara  sahip  olan  ülkelerde  tekçi  ve  ulusçu  bir  toplum  yerine  farklı toplumların  kendilerine  has  özgünlüklerini  dikkate  alarak  özerk  ve  federatif  sistemlerin  olması  gerektiğini  ve toplumların  birbirlerine  karşı  daha  güven  verici  ve  duygudaşlıkta  daha  çok  yakınlaştıklarını  söyleyebilirim.  TC’nin kuruluşundan  bu  yana  bir  ‘’Türkiye  Toplumu’’  oluşturulmadı  maalesef.  Çünkü  oluşturulmak istenmedi.  Devlet  tekçi, ulusçu, milliyetçi  bir  zihniyetle  kendini  var etti. Ayakta  kalmasının  koşulunu  da  bu  anlayışta  gördü.  Bunun  içindir de ‘’egemen  topluma’’ ( Türklere ) sürekli  bölünme, parçalanma  gibi  sunni  tehlikelerle  korkular  enjekte  etti.  Sonuç olarak  da  kendini  bu  ülkenin  ve  vatanın  yegane  sahibi  olarak  gören, başka  inançları, başka  düşünceleri,  başka kimlikleri  kabul  etmeyen   bir  toplum  yarattı .  Dolayısıyla  ‘’BİZ’’  bir ‘’TOPLUM’’  olamadık. 

  • Etiketler :
  • Van Haber