2013-09-07 15:00:00
Şehrimizde baharın ya da kışın yüzünü göstermesi ile birlikte sorunlarda tekrar ortaya çıkması da kaçınılmıaz oluyor.
Aşağılara doğru inin, yukarılara doğru çıkın; planlı(!) bölgenin düzensizliği insanı kahreder.
Zaman zaman gerek yazılarıda gerekse görsel basında bu şehrin Sokak ve Caddelerinin şehirdeki araç trafiğini kaldırmadığını bir çok yazar dile getirmiştir.
Özellikle araç park alanı fazla olmadığından yâda son yıllarda yapılan otoparkları göz önünde bulundurarak buna şöyle de diyebiliriz; otopark kültürü bu şehirde yaygın olmadığından trafikteki çile gittikçe artıyor. Şehir merkezimizde yapılan otoparkları şöyle bir ziyaret ettiğimizde görüyoruz ki çok fazla kullanılmıyor.
Bu bir gerçektir. Bundan dolayı da Cadde ve Sokakların park eden araçlarla dolması neticesinde trafik çekilmez bir hal alıyor.
Şehrin araç trafiğinin böyle bir hal almasının yanında başka bir trafik çilesi var ki buda kaldırım trafiği.
Hava yağmurluysa, kaldırım çamur içinde; açıksa tozdan geçilmez. Bir de buna kaldırım trafiğini eklersek ortaya çıkan manzarayı siz hayal edebilirsiniz. Özellikle depremden sonra yıkım kararı verilen binaların yıkılmasıyla beraber bir çok kaldırım kullanılmaz hale gelmiştir. İnşaat çalışanlarının plansız çalışması nerdeyse bütün kaldırımları işgal etmiş durumda. Problem sadece bunula kalmayıp, kaldırımlarda çevere düzenlenmesi adı altında dikilmiş olan ağaçların diplerinin çöplük haline getiren toplum zihniyetini de anlamak gerçekten çok güç.
Üzerinde durulması gereken problemlerden biri olan bu durum için, yerel yönetim ya gerçek manada kanunu uygulayarak kural ihlali yapanlar hakkında gereken ceza uygulanmalı yâda bu işe bir çözüm bulunmalıdır.
İnsanlar kaldırımlarda yürüyemiyor. Kaldırımların düzen ve temizliği konusunda neredeyse her birey muzdariptir.
Adımız Büyükşehir ise Büyükşehirde yaşamanın da kural, kaide ve bir bedeli vardır. Bu konuda yakışan yapılmalıdır.
Kaldırımlar toplumun ortak kullanım alanlarıdır.
Bu kural ihlalinin de bir bedeli vardır. Yetkililer gerekeni yapmalıdırlar. Çünkü herhangi bir önlem alınmaması durumunda, insanların böylesine bir kültürü alışkan haline getirmesi mümkün olmayacaktır.
Kim bilir halk arasında işsiz güçsüz kimselere söylenen ‘kaldırım mühendisi’ deyimi gerçeğe dönüştürülebilir. En azından yol, kaldırım ve çevre düzenlemelerinde bir çok işsiz gence eğitim verilip hem iş olanağı sağlanır hem de daha tertipli ve düzenli kaldırımlara sahip olabiliriz.