2011-07-28 12:24:00 | Son Güncelleme : 2025-07-02 06:21:29
ŞEHİT CENAZELERİ VE HABERLER
Okuyan, yazan, düşündüklerini açıkça söyleyen “sansür” ister mi? Hele “sansürün kaldırılışının bilmem kaçıncı yılı” diye uyduruk Basın Bayramı’nın icat edildiği günün ertesinde “sansür” istiyoruz demek kolay mı?
Şimdi, bizim yüce meslektaşlardan itiraz gelecek “uyduruk Basın Bayramı ne demek?” diye...
Şu demek?
Elliye yakın gazeteci yazdıklarından sorumlu tutulup hapishanelerde, o memlekette bayram mayram kutlanmaz, ayıp olur.
Bunu tartışmayız bile...
* * *
Biz gelelim “sansür”e...
“Sansür- Fransızcadan Türkçeye giren bir kelime...
Padişah Abdülhamit döneminde gazetelere uygulanmış...
Ertesi gün çıkacak gazetenin bütün yazılarını “sansürcüler” okuyor, tarıyor, bu girer, bu girmez diye karar veriyor, gazeteler onların keyfine göre çıkıyor.
* * *
Bizim de istediğimiz sansür, öyle genel sansür değil.
Örneğin Kürtlerin “demokratik özgürlük” alanı sansüre tabi değil!
Kimin haddine düşmüş!
Bizim sansür isteğimiz “şehit cenazeleri”yle ilgili...
Artık ezberlemişinizdir, şehit cenazeleri belli platform içinde yapılıyor, rutin sıradan bir görev...
Şehidin ailelerine haber verilecek, feryadü figan başlayınca törenin diğer maddelerine geçilecek...
* * *
Zaten her köyde, kasabada, kendiliğinden oluşmuş gruplar vardır. Onları sokağa dökecek, yüreklerinden kopan duygularını bir ritimle bağırırken, ellerindeki Türk bayrağını sallayacaklar:
“Şehitler ölmez, vatan bölünmez!”
Değişik sloganlar da vardır:
“Akan kan yerde kalmaz” gibi...
Al bayrağa sarılmış şehit tabutu, namazın kılınacağı caminin avlusuna getirilecek, musalla taşına konacak...
* * *
.............
Bu habere ilk yorum yapan sen ol.