Gazeteci - Yazar Naif Yaşar be...
MEKTEBİM

Naif Yaşar Yazdı: AKP'nin Selası Okundu Okunacak

Gazeteci - Yazar Naif Yaşar belediye eş başkanlarının tutuklanmasını sert dille eleştirdi. Yaşar, Ak Parti Van'da yoğun bakım ünitesinde benzetmesinde bulundu. İşte o yazı;

Abone Ol

2015-10-16 12:20:00 | Son Güncelleme : 2025-08-16 04:10:00

Naif Yaşar Yazdı: AKP'nin Selası Okundu Okunacak

Seçimlere iki hafta kaldı.


Çooook kritik 15 gün.


AKP’ye muhalif tüm güçlere yönelik,’gözaltılar, tutuklamalar, görevden alınmalar, operasyonlar, bombalamalar ve ölümlerle ’ son bulan, devlet merkezli politikalara bir virgül bırakıp, son bir ayda Van yerelinde olup bitenlere bir göz atalım.


AKP, Van’da 07 Haziran yenilgisini bertaraf etmek için, adeta seferber olmuş durumda.


2009 yılından bu yana, yoğun bakım ünitesinde tutulan AKP’yi yeniden ayağa kaldırma arayışındalar.


Bu operasyonun, yol ve yöntemleri üzerinde bayağı kafa yoruyorlar.


Halkın takdirine mazhar olmuş, seçimlerde %95’lik oy oranıyla seçilen belediye başkanlarını tutuklatarak ya da görevden uzaklaştırarak işe başladılar.


İşte, Özalp’te Handan Bagcı..


İşte, Edremit’te Sevilay Rojbin Çetin,


İşte kentin en büyük ilçesi olan İpekyolu belediye başkanı Aygül Bidav.


Ve en sonunda da, dindarlığı, çalışkanlığı, mütevazılığıyla gönüllere taht kuran Erciş belediye eş başkanı Diba Keskin.


“Öz yönetim açıklamasına katıldınız, ya da o açıklama yapılırken orada bulundunuz” denilerek, halkın iradesine kelepçe vuruldu.


Sonrasında ne oldu?


Belediye başkanları ve HDP-DBP yöneticilerinin tutuklanmasıyla meydanı boş bulan AKP adayları ilçelere sefer düzenledi.


Kendi işyerlerine girilmesini istemeyen esnafa “Akıllı dur… Yoksa kulaklarını keseriz” diye tehdit ettiler.


‘Seçim çalışmaları’ adı altında,aba altında sopa göstermeyi sürdürdüler.


Başbakan yardımcısı ve AKP Van 1.Sıra adayı Beşir Atalay,Önceki gün Edremit ilçesinde “01 Kasım seçimlerinde, seçim güvenliği için tüm kurum ve kuruluşlarımız ortak hareket edecektir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın” gibisinden talihsiz bir açıklama yaptı.


Yani, ayağını denk atmayanın, AKP’ye “gözün üzerinde kaşın var” diyenin ‘vay haline’ mesajı verdiler.


Zaten 07 Haziran seçimleri öncesinde de böylesi bir niyetle alana inmiş ancak Muvaffak olamamışlardı.


Hatırlayan okurlarımız bilir.


Haziran seçimleri öncesi Kandil’e gitmiş, KCK konsey üyeleri ile iki kapsamlı röportaj yapmıştım.


Röportajlardan ilki, KCK konsey üyesi ve dönemin Kuzey Saha siyasi alan sözcüsü ‘Behzat Hekkari’-Nedim Seven ile yaptığım röportajdı.


O röportaj’da Seven’e “Van’a dair ne tür kaygılarınız var?” diye yönelttiğim soruya şu cevabı vermişti.


“Örneğin önemli bir bilgiyi sizinle paylaşmak istiyorum. Deşifre etmek istiyorum Sabri balaban adındaki biri, çeşitli İslami gruplara giderek (Kürt İslam sentezcileri, Süleymancılar Huda-Par vb) gibi anlayışlar ve kurumlarla perde arkası karanlık görüşmeler yaptılar.”


Bu cevaba ilaveten, Yasin Aktay ve Süleyman Soylu gibi kişilerin, bu konuda günlerce Van’da çalışma yaptıkları, ancak gittikleri kesimlerden kabul görmedikleri için, Van’ı ‘ES’ geçerek, Diyarbakır, Batman ve Adıyaman’a yöneldiklerini dile getirmişti.


XGundem dergisinde yer alan bu iddialar sonrasında, Sabri BALABAN, Şahsım ve dergi editörümüz Gül Gün hakkında Ankara ağır ceza mahkemesine suç duyurusunda bulunmuştu.


Yani anlayacağınız, Yoğun bakım ünitesinde tutulan AKP’yi Van’da ayağa kaldırmak adına hayata geçirilen bu senaryolar yeni değil.


Peki, fayda verecek mi?


Hiç sanmıyorum…


Nedenine gelince…


Devir değişti.


Devlete, hükümete ve iktidara, ön koşulsuz biat eden kesimlerin sayısı gün geçtikçe azalıyor.


Halk, yaptığı amansız eleştirilere rağmen, sandık başına gittiğinde, elini vicdanına koyarak, tercihini kendi kimliğinden, dilinden ve benliğinden yana yapıyor.


Zira kimi zamanlar, ekonomik anlamda, rahat ve refah içinde bir yaşam sürdürebilme umuduyla, azınlıkta olan bir grup sistem partilerine gerdan kıvırmadı değil.


“Ya iktidara oy verirsem, belki çocuğumu işe alırlar, belki bir fabrika kurarlar, makus talihimizi yeneriz” diyenler de oldu.


Ama baktı ki o da yok.


Evinde çıkıp, sandık başına gittiğinde, sağına soluna bakındı, devletin imkânlarıyla yapılmış bir tek üretim, istihdam alanı görmedi.


Seçim dönemlerinde, iktidar partisi milletvekilleri tarafından verilen vaatlerin yerine getirilmediğini hatırladılar.


Kandırılmışlık hissine kapıldılar.


Yaşadığı deprem acısına rağmen,40-50 bin maliyetli konutların kendisine 80-100 bin arasında satıldığını öğrendi.


Üniversiteye giden çocuğunun, yurt bulamadığı için açıkta kaldığına şahit oldu.


Gümrük kapılarına kilit vurularak, halk ekonomik darboğaza sürüklendi.


Sadece bir saray için 657 trilyon yıllık bütçe ayrılırken, Van esnafının vergi terkinine sırt çevrildi.


Bütçesi İstanbul Ticaret odası tarafından, arsası hayırsever iş adamı Fetah Halitoğlu tarafından bağışlanan Başkale meslek Yüksek okulu projesi, bürokratik oyunlarla iptal edildi.


İşte,Van halkı bu yüzden AKP’ye ölümcül darbeyi vurdu.


İşten bunun içindir ki AKP Van’da yoğun bakım ünitesinden çıkamıyor.


Dışarıdan enjekte edilecek, hayat suyu ve hormonlu ilaçlar fayda sağlamaz.


Hasta yatağındaki AKP’nin reçetesi, Kulak kesme, belediye başkanını zindana koyma, panzer ve Toma’ları sandık başına taşıma değildir.


Eğer ki bu ülkede, bu bölgede ve bu kente barışı sağlarsan.


Bu kent halkına ekonomik alanda refah sağlarsan,


Verdiğin vaatleri ve sözler tutarsan,


Kendi deyiminle bu kente “yerli ve milli” değerlere önem verip adaylarını bu kriterlere uygun belirlersen.


Halkın üzerindeki baskıyı azaltıp, kirli hesaplardan vazgeçersen, iyileşmezsen de nefes alabilirsin.


Yani gelecek beş yılın seçimleri için bir hayalin olabilir.


Zira 01 Kasım için artık vakit çok geç.


Mirim bori…


Elindeki o bir tek milletvekilini kaybetmeden de sürpriz olmayacak.


Çünkü konuşulanlara bakılırsa, Van yoğun bakım ünitesinde tutulan AKP’nin salası okundu okunacak.


Benden söylemesi.

  • Etiketler : Van Haber
  • YORUM YAP
    Yorumlar (0)

    Bu habere ilk yorum yapan sen ol.

    ÖNERİLENLER