2025-06-11 01:37:43 | Son Güncelleme : 2025-06-13 04:47:03
1993’e kadar hiç söz edilmeyen fakat o tarihten itibaren bazı kişilerin gördüğünü iddia ettiği ‘Van Gölü canavarı’ efsanesiyle ilgili itiraf gazeteci Çetingüleç’ten geldi.
Kısadalga’daki yazısında Çetingüleç ‘Van Gölü canavarı’ efsanesini göldeki su seviyesine dikkat çekmek için Sabah’ta parlamento muhabiriyken yarattığını duyurdu. Gazeteci şunları söyledi:
* Yıl 1993. Van Gölü’nde su seviyesi aniden yükselmeye başladı. Bölgedeki panik Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne kadar yansıdı. Refah Partisi Bitlis Milletvekili Zeki Ergezen ve dokuz arkadaşı olayın araştırılması için bir önerge verdi. Meclis önergeyi kabul etti ve kurulan araştırma komisyonunun başkanlığına Zeki Ergezen seçildi. Rahmetli Ergezen esprili, samimi, gazetecilerle sosyal ilişkileri kuvvetli bir siyasetçiydi. Başkan seçildikten sonra yanına gittim. Aramızda ‘tarihi’ bir sohbet geçti…
* Baklayı ağzımdan çıkardım: “Şimdi siz Van Gölündeki su seviyesinin artışını araştıracağız, derseniz, bu hiçbir yerde haber olmaz. Ama… Eğer Van Gölü canavarını araştıracağız, derseniz o zaman haber her yerde yayınlanır. Hatta dış basında bile yer alır. Böylece Van’a yerli yabancı turist akını olur. Siz hem şehrin ekonomisine katkıda bulunursunuz, hem de bu haberle birlikte göldeki su seviyesinin yükseliş nedenlerine ilişkin bilgi verip hedefinize ulaşırsınız.”
* Önce kahkaha attı. Biraz düşündükten sonra aklına yattı. “Valla doğru söylüyorsun. Yapalım bunu…”
* Haberi yazdım. İki gazetede birden ‘yayınlandı’ diyemeyeceğim adeta ‘patladı’. Çünkü… Haber yayınlandığı gün bütün gazeteler ve televizyonlar Zeki Ergezen’in kapısına dayandı. Günlerce televizyonlarda Van Gölü canavarı haberleri ‘görüntülü’ olarak verildi. GÖRÜNTÜLÜ!!!
* Bir kanal ‘ana haberlere’ saatler kala ‘canavarı görüntüledik’ anonsu geçmeye başladı. Hakikaten de görüntülemişlerdi. Ama yüzen canavar değil, kara bir camızdı!…
Yazının tamamına şu linkten ulaşabilirsiniz.
Gazeteci Fatih Altaylı da Youtube kanalından yaptığı programda konuya ilişkin açıklamalarda bulundu:
"Cetingüleç herhalde yanlış hatırlıyor, çünkü bu efsaneyi o yaratmadı. 1996 yılı herhalde yanlış hatırlamıyorsam Siirt'te bir olaya gittim. Olayda şu, o sıralar Siirt'te görev yapan bir özel harekat mensubunun eşinin kendini banyonda bir M-16 tüfekle vurduğu yönünde bir haber çıktı. Ancak, kadının yakınları bunun olamayacağı, ölüm biçiminin buna pek uygun olmadığını söylediler. Bende bunu araştırmak için Siirt'e gittim, işte Adli Tıplar falan.. Bunu geniş bir dosya haline getirdik. Sonra Siirt'te işim bitti. Orada havaalanı olmadığı için Van üzerinden İstanbul'a döneceğim. Van'a gittiğimde dönemin Edremit Belediye Başkanı beni ve yanımdakileri yemeğe davet etti. Van'ın da bilinen, tanınan benim de bildiğim 8-10 kişilik yemek Van Gölü'nün kıyısında Edremit ilçesinde yemeğe oturduk. Başkanın adını unuttum, kusura bakmasın hayatta ise eğer. Başkanın da bir fotoğrafçısı var. Yemeğin falan fotoğrafını çekiyor.
Başkan çağırdı gel gel diye Fatih abine anlat dedi. Fotoğrafçının elinde o zamanın küçük kasetli kamerası...
-Fatih abi Van Gölü canavarının filmini çektim dedi.
-Baktığında bahsedilir ama hiçbir zaman kanıtlanmamış bir palavradır. Nasıl ki Loch Ness Canavarından bahsedilir ama kimse görmemiştir. Flu birkaç dandik fotoğrafından başka bir şey yoktur.
-Hadi göster bakalım dedim. Küçük kamerasına bir kaset taktı. O kameranın küçük ekranı var. Açtı baktım göl üzerinde bir gölge gidiyor. Belli ki üstten bir bulut geçiyor ya da onun gölgesi zannediyorum ben.
-Hadi ulan nerede canavar dedim.
-İşte abi bak burada falan dedi.
-Ne olacak bu dedim
-İşte Van Gölü canavarını ilk kez kanıtlıyoruz dedi.
-İyi dedim ben de aldım kaseti. Sen kaç liraya veriyorsun bu kaseti?
-Abi ne kadara olursa olur
-İyi o zaman ben bunu İstanbul'a gider bir kanala veririm sana da bir para yollarım dedim
-Abi 5 bin lira verirsen çok iyi olur dedi. Belki de 5 milyon o zaman sıfırlar daha atılmamış...
Kalktım İstanbul'a geldim. O zamanlar ben Nurseli İdiz ile aynı kanalda çalışıyoruz. Faruk Bayhan genel müdür. Nurseli İdiz de orada perili, cinli acayip programlar yapıyor. Geldim ben de Faruk Bayhan'a anlattım. Abi bu martaval ama Nurseli'nin programına bu gider dedim. Faruk da bu Nurseli de patlar dedi. Ve Nurseli İdiz, bunu Van Gölü Canavaranın görüntüleri diye yayımladı. Nurseli İdiz bunu yayımladı. Kıyamet koptu. Bütün Türk medyası Van'a akın etti. Canavar var mı? Gördük, görmedik falan filan derken canavarı kütük diye gösterenler, kütüğü canavar yapanlar oldu. En sonunda Uğur Dündar kalktı gitti oraya ve bunun bir palavra olduğunu açıkladı. Bu konu aylarca sürdü, Saadettin Teksoy gitti, herkes gitti. Noktayı Uğur Dündar son noktayı koydu. Van Gölü Canavarının hikayesi budur. Belki Çetingüleç yanlış hatırlıyor ya da o da sonradan dahil oldu. Hatırlamıyorum ama Van Gölü Canavarı hikayesi o Edremit Belediye Başkanı'nın basın danışmanını ya da fotoğrafçısının vermiş olduğu o küçük kasette Nurseli İdiz'in programında yayınlamasıyla patlamıştır. Güzel bir geyikti. Eğlenceli bir şeydi. Van'a da faydası olmuşsa, memleketime bir hizmetim olmuştur diyeyim."
GazeteVAN
Bu habere ilk yorum yapan sen ol.