2011-07-25 14:56:00 | Son Güncelleme : 2025-06-11 03:00:53
Dünyaca ünlü ingiliz şarkıcı Amy Winehouse bilinmeyen bir sebeple evinde ölü bulundu.
&B müziğini güçlü seslerinden ünlü İngiliz şarkıcı Amy Winehouse Londra'daki evinde ölü bulundu.
Son yıllarda kendisini fazlasıyla alkol ve uyuşturucuya kaptıran Winehouse, yaşadığı sağlık problemleri nedeniyle bir süre tedavi görmüştü. Tedavisinin ardından tekrar müziğe dönen Amy, son olarak çıktığı Avrupa turnesinde Sırbistan'da sahnedeyken yuhalanmış ve turne iptal edilmişti.
Programı doğrultusunda İstanbul'da da konser verecek olan Amy Winehouse, turnenin iptal edilmesinden dolayı hayranlarıyla buluşamamıştı.
ALKOL VE UYUŞTURUCU KARİYERİNİ BİTİRDİ
Winehouse, geçtiğimiz ay düzenlediği Avrupa turunun Belgrad ayağında, sahnede çok sarhoş olduğu için konserini yarıda kesmisti. Bir buçuk saat süren konser boyunca Winehouse şarkılarını ancak mırıldanarak söyleyebilmiş, birçok defa sahneyi terk etmiş ve grup üyeleri ünlü şarkıcının boşluğunu doldurmak zorunda kalmıştı.
Winehouse, bu gelişmenin ardından İstanbul konseri de dahil olmak üzere Avrupa turnesini iptal etmişti. Genç şarkıcının uzun zamandan beri içki ve uyuşturucu sorunu olduğu bilindiği gibi, bu alışkanlığı son yıllarda müzik kariyerini olumsuz etkilemeye başlamıştı.
Londra Metropolitan polisinden bir yetkili, “Wainehouse’un Camden bölgesindeki evine ölü bulunduğunu ve ölüm nedeninin henüz bilinmediğini” açıkladı. Londra Ambulans Hizmeti’nin TSİ 17.54’te Winehouse’un evine iki ambulans gönderdiği, ancak ambulanslar vardığında şarkıcının ölmüş olduğu ifade edildi.
BİR ÇIRPIDA BİTEN HAYAT: AMY WİNEHOUSE
Amy Winehouse 14 Eylül 1983 yılında, kendisiyle aynı müzik sevgisini paylaşan bir annenin ve taksi şoförü bir babanın kızı olarak, Londra’nın kuzey bölgesindeki Southgate’te dünyaya geldi.
Southgate’in banliyö bölgesinde büyüyen Winehouse, çoğu caz müzisyeni olan akrabalarının da etkisiyle çok küçük yaşta müzikle ilgilenmeye ve kendi bestelerini yapmaya başladı. Winehouse, 2003 yılında ilk albümü “Frank”’i piyasaya sürdü. Genel olarak caz etkileşimlerinin yer aldığı bu albümdeki bestelerin tamamının yapımında Winehouse’da etkin rol üstlendi. Winehouse, iyi eleştiriler alan bu albümle müzik çevrelerince adından söz ettirmeye başlamış oldu. Bu albümle Brit Awards’ta İngiltere’nin en iyi kadın solisti ödülüne aday oldu. Aynı yıl Ivor Novello beste yarışmasında, en iyi modern beste ödülünü kazandı.
Bundan tam 3 sene sonra Amy Winehouse dünya çapında büyük beğeni kazanan ve platin albüm mertebesine çıkan ikinci albümü “Back to Black” ile müzik dünyasını bir daha değişmemek üzere sarstığında ise henüz 23 yaşındaydı. Albümün hit parçası “Rehab” uluslararası listelerde en üst sıralardaydı. Aynı yıl MTV Müzik Ödülleri’nde gerçekleştirdiği performans sonrası bu şarkı, Time dergisi tarafından 2007 yılında, yılın en iyi on şarkısından biri olarak gösterildi. Bu albümde ayrıca “You Know I’m No Good” ve “Back to Black” gibi herkesin dilinden düşürmediği parçalar da yer alıyordu. Albümlerinin Amerika’da yayınlanmasının ardından, uluslararası ünü daha da artan Winehouse gelmiş geçmiş en iyi çıkış yapan yabancı kadın vokal olarak nitelendirildi. Londra’nın kuzeyinden çıkan bu olağanüstü sesin caz ve soul etkileri taşıyan parçalarındaki Aretha Franklin’i aratmayan muhteşem yorumu ve acı-tatlı müziği, Amy’nin günümüzün en farklı besteci ve yorumcularından biri olduğunu kanıtlıyor. ‘En İyi Yeni Sanatçı’, ‘En İyi Şarkı’ ve ‘En İyi Albüm’ de dâhil olmak üzere 5 dalda Grammy sahibi Amy Winehouse kabarık saçları, vintage giyimi ve dövmeleriyle modern bir pin-up kızı görünümü ve kendine has tarzıyla birçok yeni sanatçının takip ettiği eşsiz bir ikon oldu.
Amy Jade Winehouse (d.. 14 Eylül 1983 – ö. 23 Temmuz 2011), İngiliz şarkıcı ve şarkı sözü yazarı, güçlü kontralto vokalleri ile R&B, soul ve jazz müzik türlerinin derlemesiyle bilinmekteydi. Madde bağımlılığı ve ruh sağlığı sorunlarıyla gündeme geldi.
Winehouse'ın 2003 debut albümü , Frank, Birleşik Krallık'ta eleştirel bir başarı kazandı ve Merkür Ödülü'ne aday gösterildi. Bir sonraki albümü olan ve 2006'da yayımlanan Back to Black ile En İyi Yeni Sanatçısı, Yılın Kaydı, Yılın Şarkısı dahil olmak üzere altı dalda Grammy Ödülü'ne aday gösterildi ve beşini kazandı, böylece tek bir gecede en çok ödül kazanan kadın şarkıcı rekoru kırdı ve beş Grammy kazanan ilk İngiliz şarkıcı oldu.14 Şubat 2007'de En İyi İngiliz Kadın Sanatçı dalında bir BRIT Ödülü kazandı, ayrıca En İyi İngiliz Albümü dalında aday gösterildi. Üç defa Ivor Novello Ödülleri'ne aday gösterildi: biri 2004'de "Stronger Than Me" ile En İyi Çağdaş Şarkı (söz ve müzik) dalında, biri 2007'de "Rehab" ile En İyi Çağdaş Şarkı dalında ve biri 2008'de "Love Is a Losing Game" ile En İyi Söz ve Müzikli Şarkı dalında. Albüm, Birleşik Krallık'ta 2000'lerin en çok satan üçüncü albümü oldu.
Winehouse, kadın müzisyenler ve soul müziğin popülaritesinin artış etkisi olanlar ile ayrıca İngiliz müziğini canlandıranlar arasında gösterildi. Winehouse'un has stili, Karl Lagerfeld gibi moda tasarımcılar için bir ilham perisi oldu. Şarkıcının uyuşturucu ve alkol bağımlılığı ile ilgili sorunları, 2007'den ölümüne kadar haberlerde düzenli olarak yer aldı. O ve onun eski kocası Blake Fielder-Civil, yasal sorunlarla karşılaştılar. 2008'de Winehouse, kariyeri ve hayatını tehdit eden bir dizisağlık sorunları karşı karşıya geldi.
Winehouse, Londra'daki evinde 23 Temmuz 2011 tarihinde öldü; polis, ölüm nedeninin henüz bilinmediğini açıkladı.
İlk yıllar:Winehouse, Londra'nın kuzeyindeki bir yer olan Southgate'de Yahudi bir aileden dünyaya geldi ve caz onun için bir ilham kaynağı oldu. Winehouse, bir taksi şoförü olan Mitchell Winehouse ile bir eczacı olan Janis Winehouse (kızlık soyadı Seaton)'ın iki çocuğun küçüğüydü. Mitchell, sık sık küçük Amy'ye Frank Sinatra şarkılarını söylerdi.
Winehouse, dokuz yaşındayken büyükannesi Cynthia, ilerideki eğitimi için Susi Earnshaw Theatre School'a katılmasını önerdi.On yaşındayken, Winehouse, çocukluk arkadaşı Juliette Ashby ile Sweet 'n' Sour adında kısa ömürlü bir rap grubu kurdu. Tam zamanlı eğitim isteyen Sylvia Young Theatre School'dan önce dört yıl Earnshaw okuluna gitti ve iddiaya göre "ilgili olmadığı" ve burnunda piercing olduğu için okuldan atıldı. Sylvia Young Okulu'ndaki diğer çocuklarla 1997'de The Fast Show'un bir bölümünde göründü.Daha sonra, Selhurst, Croydon'daki BRIT Okulu, Southgate Okulu ve Ashmole Okulu'na gitti.
Bu habere ilk yorum yapan sen ol.