2025-06-11 01:48:50 | Son Güncelleme : 2025-06-12 14:00:38
Van şehrimizin içler acısı hâli, sizce nereye varır? Açıkçası ben günümüz hallerine bakarak, iyimser bir öngörüde bulunmak ve “iyi olacak” demekte zorlanıyorum. Hele ki; son zamanlarda Şamran Kanalı’na yapılanları görünce, ‘içim yandı’ desem yeridir. Bu nasıl bir akıl tutulması, nasıl bir vicdansızlık, nasıl bir cehalettir, anlamak mümkün değil!
****
Önce gelin hep beraber bize bahşedilmiş 2800 yıllık bu insanlık mirasının, mühendislik harikası, Mısır Pramitleri, Çin Seddi kadar değerli, Şamran Kanalı’nın ne olduğuna, nasıl inşa edildiğine bir bakalım.
Kral Menua, Urartu Devleti’nin 3. Kralı İşpuini’nin küçük oğludur. Zekası, cesareti ve gözü pekliğini fark eden babası, daha hayattayken onu tahtına ortak eder. Yıl, M.Ö. 810.
Menua, sayısız savaşa girer, şehirler alır, krallığın sınırlarını genişletir, kaleler inşa eder, merkezi yönetim kurar. Ama o, tarihin görebileceği en büyük su mühendislerinden biridir. Van’a ve dünyaya eşi benzeri olmayan bir şaheser kazandırmıştır.
Sevgili okurlar yazıya devam etmeden, burada önemli bir düzeltme yapmam gerekiyor. Kanalın ilk ve gerçek adı ‘Menua Kanalı’dır. Şaşıracaksınız ama Şamran ismi, nerden geldiği belli olmayan, sonradan oluşmuş bir yakıştırmadan başka bir şey değildir. Detaylarına internetten araştırma yaparak siz de ulaşabilirsiniz. Ben müsaadenizle o Büyük Kral’ın hakkını teslim etmek için, yazının bundan sonraki kısmına “Menua Kanalı” diye devam edeceğim.
*****
Büyük Kral, tahta çıktıktan 5 yıl sonra, yani 2800 yıl önce, Bianili Ülkesinin başkenti Tuşpa’ya (Van) su getirmek için, Gürpınar (Havasor) Ovası’ndaki Yukarı Kaymaz (Mejingir) Köyü, Başet Dağı eteklerinden çıkan su kaynağını gözüne kestirir.
Bu su; şimdiki ismi Aşağı Kaymaz olan köye kadar gelerek, Hoşap’tan gelen ve Vangölü’ne kadar devam eden Engil Çay’ına karışmaktadır.
Menua, sırrı bu gün bile çözülememiş bir yöntemle ölçümler yapar. Suyu o noktadan Van Ovası’na nasıl getireceğini hesaplar. 30 yıl insan gücü ile Aşağı Kaymaz Köyü’nden Van Kalesi’ne uzanan 51 km’lik bir kanal kazdırır.
Kanal bitince Mejingirden gelen suyun Engil Çayı’na karışmadan kanala atlaması için o zamanın imkanlarıyla ahşap ve çamurdan bir su köprüsü inşa eder. Su suyun üzerinden atlayarak, Van Kalesine kadar devam eden kanala akar.
Bu iş nasıl bir mühendislik harikasıdır, 51 Km’lik kanal güzergahındaki kot farklılıkları, bazen yumuşak topraklardan, bazen yamaçlardan, bazen oyulmuş kayaların-taşların arasından kıvrıla kıvrıla geçen kanalın su debisi nasıl hesaplanmıştır, henüz bilen yok.
Dünya insanlık mirası Menua Kanalı’nın inşasındaki sır, Mısır Piramitlerinin inşasındaki sır kadar gizemli ve etkileyici bir sırdır. Çünkü; bugünkü teknoloji su kaynağının deniz seviyesinden yüksekliğini 1760 metre, 51 km’lik kanalın son bulduğu yerin deniz seviyesinden yüksekliğini ise 1700 metre olarak ölçmektedir. Yani başlangıç noktası ile bitiş noktası arasında sadece 60 metre yükseklik farkı vardır. Ve Menua bunu bilmektedir…
Buraya geri dönmek üzere, size az bilinen bir olayı anlatayım.
Napolyon 1798’de Mısır’ı işgal ettiğinde, Akdeniz’i Kızıldeniz’e bağlayacak bir kanal açtırmak ister. Görev verdiği en iyi mühendisi, ölçümler sonucunda Kızıldeniz’in Akdeniz’den 10 metre daha yüksek olduğunu rapor eder. Napolyon doğacak maliyetleri düşünerek fikrinden vazgeçer. Çok sonra, hatalı ölçüm yapıldığı ortaya çıkar. Osmanlı Devleti’nin Mısır Valisi Said Paşa zamanında, Fransız bir şirkete günümüzdeki Süveyş Kanalı kazdırılır. Kanal, 1869 yılında açılır.
Demem o ki; Menua, Napolyon’dan 2.600 yıl önce yaşamış, o günün imkanlarıyla Van’da doğru ölçümler yapabilmiş ve 51 kilometrelik kanalı inşa etmiş büyük bir Kral hemşehrimizdir.
*****
Anlayacağınız 2800 yıllık ve bu gün, bizim gibi basiretsiz bir neslin elinde can çekişen “Emeğin ve Yüreğin ürünü” tarihi Menua Kanalı, aslında dünyada eşi benzeri az bulunan büyüklükte bir mirastır.
Büyük Kral kanalı inşa ederken bütün dünyanın bildiği üzere kızı Tariria için Kadembasti mevkiinde yapay teraslar halinde asma bahçeleri yaptırmıştır. Kanalı korumak için 15 ayrı noktaya yazılı tabletler yerleştirmiştir.
Yazıtta "İşpuini’nin oğlu Minua, Tanrı Haldi’nin gücü sayesinde bu kanalı açtı. Minua der ki, kim bu yazıyı silerse, kim onu tahrip ederse, kim bunu görürse, kim başkasına ‘Bu kanalı ben açtım’ derse o, Tanrı Haldi, Tanrı Teişeba, Tanrı Şiuini ve bütün tanrılar tarafından mahvedilsin. Güneş ışığından yoksun edilsin..." demiştir.
Menua Kanalı bugün içinden geçtiği 5000 hektarlık araziye, insana, bitkiye, hayvana 2800 yıldır olduğu gibi hayat vermektedir. Kanalın %70'ı Edremit’in içindedir. Güzelliği ile övündüğümüz ve Van’ın bütün reklam videolarında gösterdiğimiz Edremit, işte bu kanal sayesinde yemyeşildir. Kanalın yüzlerce yıldır suladığı ağaçlar yaşamaktadır Edremit’te.
Bu büyük antik ve iktisadi mirasın, aklı başında bir halk ve yöneticiler eliyle olağanüstü hassasiyetle korunması ve günümüzde turizme kazandırılmış olması gerekirdi. Ancak yazık ki, Kanal şu an resmiyette Devlet Su İşleri’nin basit bir sulama kanalıdır. Kurum istediği zaman istediği yeri yıkmakta, yönünü değiştirilmekte “iki ayaklılarının” verdiği zararları umursamamaktadır.
ÇİÇEKLİ’DE AKIL ALMAZ İŞLER!
Tarihi kanal, bilhassa ‘Çiçekli Mahallesi’nde son zamanlarda akıl almaz tahribatlara uğramaktadır. Aylardır Çiçekli’de kanalın onlarca noktasına inşaat atıkları, taş, toprak ve çöp yığınları dolduruluyor ve bu tarihi değer utanç verici bir hale getiriliyor yönünde haberler görüyoruz medyada.
Bu nasıl bir akılsızlık, nasıl bir vicdansızlıktır? Kabul etmek mümkün değil. Ayrıca Yetkililer Çiçekli’deki bu katliama neden sessiz kalmakta bunu da anlamak mümkün değil. Başta DSİ yetkilileri, İlçe Kaymakamlığı, Belediye, Çevre Şehircilik ve Kolluk güçleri neden uzaktan seyrediyor ve “harekete geçmek için neyi bekliyor” diye sormak istiyorum!
Ve, 51 Km’lik, 2800 yıllık dünya mühendislik harikası Menua Kanalı neden bu haldedir, neden, neden, neden???
Devamı gelecek….
Bu yazı Vanekspres.com.tr'den alınmıştır.
Bu habere ilk yorum yapan sen ol.